E-ISSN 2651-5164 / Print-ISSN 2717-6398
TURKDERM - Turkish Archives of Dermatology and Venereology - Turkderm-Turk Arch Dermatol Venereol: 33 (1)
Volume: 33  Issue: 1 - 1999
ARAŞTIRMA
1.
Aktinik keratozda lipid profili
Afet Akdağ Köse, Pervin Vural, Mukaddes Canbaz, Dilek Selçuki
Pages 18 - 20
Bu çalışmamızda aktinik keratoz tanısı konmuş olguların 1) lezyonlu, 2)sağlıklı-lezyonsuz- deri bölgesinden alınan biyopsilerde total lipid ve lipid fraksiyonları incelendi. Ayrıca aynı olguların açık kan örneklerinde de yukarıda bahsedilen parametreler tayin edilip sağlıklı kişilerin değerleri ile kıyaslandı. Lezyonlu deride tayin edilen kolesterol, fosfolipid, trigliserid ve total lipid miktarlarının normal deriye göre sırası ile %59 (p<0,01), fosfolipid %42 (p<0,01), trigliserid %58 (p<0,01) ve total lipid %51 (p<0,001) oranında bir artış kaydettiği gözlendi. Aktinik keratozlu olguların (Deney Grubu) serum kolesterol düzeylerinin sağlıklı olgulara göre (Kontrol Grubu) %47 (p<0,001), fosfolipid düzeylerinin %55 (p<0,001), trigliserid düzeylerinin %44 (p<0,05) ve total lipid düzeylerinin %73 (p<0,001) oranında bir artış gösterdiği bulundu.

2.
Melazma tedavisinde topik %20 azelaik asit-%0.25 tretinoin kombinasyonu, %20 azelaik asit, %0.25 tretinoin, %4 hidrokinon ve spf15 güneşten koruyucu uygulamalarının etkinliğinin karşılaştırılması
Rana Anadolu, Emel Çalıkoğlu, Ümit Türsen, Erbak Gürgey
Pages 25 - 28
Melazma, yüzde UV ile sık sık karşı karşıya kalınan bölgelerde ve nadiren ön kolda görülen simetrik hiperpigmente maküller ile karakterize bir dermatozdur. Araştırmamızda melazma tedavisinde topik %20 azelaik asit + %0.25 terinoin kombinasyonu, %20 azelaik asit, %0,25 tretinoin, %4 hidrokinon, %20 azelaik asit, %0,25 koruyucu kullanan grupların etkinlikleri birbirleri ile karşılaştırıldı. Topik %4 hidrokinon, %20 azelaik asit, %0.25 tretinoin ve %20 azelaik asit+%0.25 tretinoin uygulanan gruplar arasında tedavi öncesi ve tedavi sonrasında lezyon genişlik oranları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p>0.05). öte yandan tedavi öncesi ve tedavi sonrasında pigmentasyon skorları incelendiğinde arasındaki fark %20 azelaik asit , %0.25 tretinoin ve %20 azelaik asit+%0.25 tretinoin grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı bulunmazken (p>0.05) , bu üç grubun da %4 hidrokinon ile karşılaştırıldığında pigmentasyon skorundaki gerilemede istatistiksel olarak anlamlı ölçüde daha etkin oldukları gözlendi (p<0.01). Araştırmamızda azelaik asit ve tretinoin kombinasyonunun , melazma tedavisinde bu tedavi ajanlarının tek başına kullanımlarına göre bir üstünlük sağlamadığı görüldü. Araştırmamızda, topik %20 azelaik asit, %0.25 tretinoin ve %20 azelaik asit+%0.25 tretinoin %4 hidrokinon ile karşılaştırıldığında lezyon genişliği açısından eşit, pigmentasyon skoru gerilemesi açısından ise uzun süreli izlemde daha etkin oldukları sonucuna varıldı.

3.
Psikosomatik dermatozlu çocuklarda depresyon varlığının araştırılması
Esra Saygın Arpağ, Müjen İlnem, Adem Köşlü
Pages 33 - 36
Psikomatik dermatozlardan olan alopesi areata, psoriazisve atopik dermatit ile depresyonvarlığının ilişkisi, bu dermatozlara sahip 6-12 yaş grubu41 çocukta incelendi, aynı özelliklere sahip ancak herhangi bir dermatozu olmayan çocuklarla karşılaştırıldı. Depresif belirtilerin anlamlı ölçüde psikosomatik dermatozlara eşlik ettiği görüldü. Bu durum major depresyon göstergelerinden çok, muhtemel bir posttravmatik stres bozukluğu maskelenmişolması ya da distimik göstergelerinden çok, muhtemelbir postravmatik stres bozukluğu, depresyonun maskelenmiş olması yada distimik bozukluk düzeyinde karşımıza çıktı. Yüksek anksiete düzeylerinin de aynı paralellikte dermatozlara eşlik ettiği saptandı. Psikomatik dermatozun türü, depresif belirti varlığı açısından farklılık göstermedi. Depresif belirtilerin dermatoza sebep mi, sonuç mu olduğu kesinlik kazanmadı.

4.
Lise öğrencilerinde akne prevalansı: Epidemiyolojik bir çalışma
Şebnem Aktan, Işıl İnanır, Berna Şanlı, Nuran Uz
Pages 37 - 39
Adolesanlarda akne prevalansı ve klinik derecelendirmesinin saptanması amacıyla Denizli' de iki lisenin 1,2 ve 3. sınıf öğrencilerinden 2657 öğrenci klinik olarak değerlendirildi. Akne derecelendirilmesinde Global Akne Değerlendirme Sistemi (GAGS) kullanıldı. Akneli öğrencilerin hastalıkları ile ilgili öz ve soy geçmişlerini sorgulayan detaylı bir anket doldurmaları sağlandı. 615öğrencide (%23,1) değişik derecelerde akne saptandı. Erkek öğrencilerin %29.2' sinde ve kızların %16.1' inde akne gözlendi (p<0.001). Orta ve şiddetli derecede akne erkeklerde (%15.8) kız öğrencilere (%8.8) göre anlamlı olarak daha fazla oranda saptandı (p<0.001). Sadece lise öğrencilerinin değerlendirildiği grubumuzda akne başlangıç yaş ortalamasının kızlarda (13,4±1,3) erkeklerdekinden (14,1±1,1) daha küçük olduğu görüldü (p<0.001). Sonuç olarak, çalışmamızda saptanan akne prevalansı ile ülkemizde 18 yıl önce yapılan bir çalışmada rapor edilen akne prevalansı arasında farklılık saptanmazken, aknenin doğal seyrini ilgilendiren özelliklerde de değişiklik izlenmedi.

5.
Van ve çevresinde 1994-1998 yılları arasında uyuzun durumu
Ahmet Metin, Hasan Yılmaz, Mustafa Arıca
Pages 40 - 44
Uyuz hastalığı, dünyanın bir çok bölgesinde olduğu gibi ülkemizde de önemli bir sorun olarak varlığını sürdürmekte, genel durumu bilinmemekle beraber yöreler arasında farklı prevalansı sahip çeşitli epidemiyolojik çalışmalar bulunmaktadır. Yapılan araştırmalar sonucu doğuda, Van ili ve çevresinde rastlanan uyuz hastalığının özelliklerini içeren benzer çalışmaya rastlanmamış; bu eksikliği gidermek ve bundan sonra uyuzun bölgedeki seyrinin takibine olanak sağlamak amacıyla bu çalışma planlanmıştır. Bu amaçla Eylül 1994 ile Mayıs 1998 tarihleri arasında Van ve çevre illerden gelerek hastanemize başvuran 27060 hastanın kayıtlı verileri ele alındı. Şüpheli olgularda deri kazıntılarının direkt mikroskobik bakıyla incelenerek tanılarının parazitoloji laboratuvarınca desteklenmiş olduğu toplam 1292 uyuz hastası çalışma kapsamına alındı. Genel poliklinik sayısı içerisinde uyuz hastalarının toplam sayının %4,77' sini oluşturduğu görüldü.Ortalama yaşın 24,06 olarak hesaplandığı olguların 792' i (%61,3) erkek, 500'ü (%38.7) ise kadın hastalardan meydana geliyordu. Hastaların çoğunluğunu (%37,54) pediyatrik yaş grubu oluştururken, 45 yaşından sonra hastalığın daha az görüldüğü dikkat çekti. Toplam 137 hastanın (%10,6) sekonder bakteriyel enfeksiyona sahip olduğu ayrıca, hava sıcaklığının düştüğü aylarda hasta başvurularının arttığı gözlendi. Çalışmada bir takım olumsuz sosyoekonomik faktörlerin etkisi altında uyuzun yörede yaygın olduğu ve farklı birtakım özellikler sergilediği, ileride belirli aralıklarla yapılacak takip çalışmaları sonucunda bunların daha net olarak ortaya konacağı kanaatine varıldı.

6.
Aydın' daki tekstil işçilerinde meslek dermatozlarının araştırılması
Ekin Bozkurt Şavk, Neslihan Şendur, Göksun Karaman
Pages 45 - 47
Meslek dermatozları, dermatolojinin son yıllarda ilgi odağı olup, gelişmiş ülkelerde bile görülme sıklığına yönelik istatistikler gerçek prevalansı tam olarak yansıtmamaktadır. Çalışmamızda; pamuk yetiştiriciliği ile tanınan yöremizdeki bir tekstil fabrikasının çalışanları meslek dermatozları açısından taranmış, saptanan çeşitli dermatozların iş ortamı ve çalışma koşulları ile ilişkileri değerlendirilmiştir. Yaşları 18-62 arasında değişen 459'u (%87 erkek, 66' sı (%13) kadın olmak üzere toplam 525 fabrika çalışanı incelenmiş; 130' unda (%24,8) herhangi bir dermatoz saptanmamış 395' inde (%75,2) ise bir yada daha fazla dermatoz olduğu görülmüştür. Yüzeyel mikozların %61,7 oranı ile en sık saptanan hastalık grubunu oluşturduğu, 2. ce 3. sıklıkta kontakt dermatit ve kallusların geldiği gözlenmiştir. Başta tinea pedis olmak üzere mikozların, fabrikanın nem oranı yüksek bölümlerinde çalışanlar ile çizme giyen işçilerde görülme sıklığı diğer bölümlerde çalışanlara oranla daha yüksektir. Yüzeyel mikozların benzer şartlarda çalışanlar açısından meslek dermatozu olarak değerlendirileceği yorumunu beraberinde getirmiştir. Fabrika yönetimi bu dermatozlara zemin hazırlayan iş yeri koşulları hakkında bilgilendirilerek, koruyucu önlemlerin işçi sağlığı açısından doğru ve erken tanı ile uygun sağaltım kadar önemli olduğu vurgulanmıştır.

OLGU BİLDİRİSİ
7.
Bir püstüler psoriasis olgusunda anti-gliadin antikor pozitifliği
Aylin Kuyumcubaşı Kalaycıyan, Aydın İşçimen, Agop Kotogyan
Pages 48 - 49
Psoriasis patogenezi tam olarak anlaşılmamış atak ve remisyonlarla seyreden kronik bir hastalıktır. Mevcut tedaviler semptomatiktir. Özellikle, şiddetli seyreden bazı olgularda, tüm tedavi seçenekleri başarısızlığa uğrayabilir. 13yaşında birpüstüler psoriasisli hasta ve yeni bir tedavi seçeneği sunulmaktadır.

8.
Meme dışı paget hastalığı
Zekayi Kutlubay, Server Serdaroğlu, Agop Kotogyan
Pages 50 - 52
Meme Dışı Paget Hastalığı (MDPH) genellikle ileri yaşlarda ortaya çıkan nadir bir kutanöz karsinomdur. Anogenital bölgede oluşan MDPH altta yatan bir adenokarsinom ile ilişkil olabilir. Altta yatan karsinom apokrin ya da ekrin ter bezi orjinli olabilirveyarektum yada ürogenital sistemden kaynaklanabilir. Lezyon submukozal kalınlaşma gösteren kırmızı, krutlu, keskin sınırlı bir alan şeklindedir. Deri lezyonları ilk olarak 11 yıl önce sağ labium majusta ortaya çıkan ve daha sonra genito-femoral bölgeye yayılan 64 yaşındaki bir kadın hasta sunuyoruz.

9.
Hcv enfeksiyonunun interferonla tedavisi sırasında ülserleşen lokalize liken planus
Zülal Erbağcı
Pages 53 - 54
Dudak yerleşimli liken planus literatürde nadir olarak bildirilmiştir. Bu yazıda HCV pozitif, 48 yaşındaki bir kadın hasta alt dudakta lokalize liken planus olgusu sunulmaktadır. Hastanın lezyonu yapılan interferon tedavisinden bir ay sonra ülsere olmuş ve tedavinin kesilmesinden sonra gerilemiştir.

LookUs & Online Makale