E-ISSN 2651-5164 / Print-ISSN 2717-6398
Accompanying conditions in patients with chronic spontaneous urticaria and urticarial vasculitis: Results of a retrospective study [Turkderm-Turk Arch Dermatol Venereol]
Turkderm-Turk Arch Dermatol Venereol. 2015; 49(1): 18-24 | DOI: 10.4274/turkderm.56323

Accompanying conditions in patients with chronic spontaneous urticaria and urticarial vasculitis: Results of a retrospective study

Sevgi Akarsu, Turna İlknur, Özlem Özbağçıvan, Emel Fetil
Dokuz Eylül University, Faculty Of Medicine, Department Of Dermatology And Venereology, İzmir

Background and Design: Chronic spontaneous urticaria (CSU), the most common form of chronic urticaria, is characterized by spontaneous wheals and/or angioedema lasting longer than six weeks. Urticarial vasculitis (UV) is a small vessel vasculitis; but is also included in the various classification systems of chronic urticaria by some authors. The aim of our study was to evaluate the frequency of accompanying conditions, and to compare the demographic, clinical and laboratory features of patients with CSU and UV.
Materials and Methods: In this study, the files of CSU (n=146) and UV (n=43) patients who had been hospitalized between January 2010-December 2013 were retrospectively reviewed in terms of demographic data, disease-specific history, accompanying diseases, medications and laboratory findings.
Results: When comparing between the two groups for statistical differences, it was found that the frequencies of personal atopy and angioedema were significantly higher in patients with CSU; however, the patients with UV had significantly higher rates for female gender and the presence of systemic symptoms compared to those with CSU. It was determined that the mean values for erythrocyte sedimentation rate and C-reactive protein, as well as the rates of antinuclear antibody positivity and hypocomplementemia were significantly higher in the UV group, compared with those in the CSU group. Accompanying factors were determined as infections, medications, autoimmune diseases and malignities in order of frequency in both CSU and UV groups, but only the frequency of autoimmune diseases was significantly higher in patients with UV group.
Conclusion: Although various authors have reported that a large number (up to 40-60%) of patients with UV may present only with wheals (clinically indistinguishable from CSU); we assumed that it would be more appropriate to be considered UV as a priority in patients especially who had systemic symptom, autoimmune disease, hypocomplementemia and raised serologic inflammatory parameters.

Keywords: Urticaria, vasculitis, leukocytoclastic, cutaneous

Kronik spontan ürtiker ve ürtikeryal vaskülitli olgulardaki eşlik eden durumlar: Retrospektif bir çalışmanın sonuçları

Sevgi Akarsu, Turna İlknur, Özlem Özbağçıvan, Emel Fetil
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi, Deri ve Zührevi Hastalıkları Anabilim Dalı, İzmir, Türkiye

Amaç: En sık görülen kronik ürtiker formu olan kronik spontan ürtiker (KSÜ), altı haftadan uzun süren spontan ürtikeryal lezyonlar ve/veya anjiyoödem ile karakterizedir. Ürtikeryal vaskülit (ÜV) ise bir küçük damar vasküliti olmasına rağmen, bazı yazarlar tarafından çeşitli kronik ürtiker sınıflama sistemlerine de dahil edilmiştir. Çalışmamızda KSÜ ve ÜV’li olguların demografik, klinik ve laboratuvar bulguları yanında eşlik eden durumların sıklığının belirlenerek birbiriyle karşılaştırılması amaçlanmıştır.
Gereç ve yöntemler: Bu çalışmada Ocak 2010-Aralık 2013 tarihleri arasında kliniğimizde yatan KSÜ (n=146) ve ÜV (n=43)’li olguların dosyaları demografik verileri, hastalığa özgün öyküleri, eşlik eden hastalıkları, medikasyonları ve laboratuar bulguları açısından retrospektif olarak taranmıştır.
Bulgular: Her iki grup arasında yapılan karşılaştırmada KSÜ grubunda kişisel atopi ve anjiyoödem öyküsünün, ÜV grubunda ise kadın olguların ve sistemik semptomların varlığının istatistiksel olarak anlamlı oranda daha fazla olduğu belirlenmiştir. Serolojik tetkiklerden ortalama eritrosit sedimentasyon hızı ve C-reaktif protein değerleri, antinükleer antikor pozitifliği ve hipokomplemantemi varlığı ÜV grubunda KSÜ grubuna göre anlamlı olarak daha yüksek oranda saptanmıştır. Eşlik eden faktörler her iki grupta da sıklık sırasına göre enfeksiyonlar, medikasyonlar, otoimmün hastalıklar ve maligniteler olarak belirlenmiş, ancak sadece otoimmün hastalıkların ÜV grubunda KSÜ grubuna göre anlamlı olarak daha yüksek oranda saptandığı görülmüştür.
Sonuç: Çeşitli yazarlar tarafından ÜV’li olguların önemli bir kısmında (%40-60’ına varan oranlarda) klinik olarak KSÜ lezyonlarından ayırdedilemeyecek şekilde sadece kaşıntılı kabarıklıklar görülebileceği bildirilmiş olsa da, özellikle sistemik semptom tanımlayan, otoimmün bir hastalığı olan, yapılan incelemelerde hipokomplemantemi ve serolojik inflamatuar parametrelerinde yükseklik saptanan olgularda ÜV’in ön planda düşünülmesinin daha uygun olacağı kanaatindeyiz.

Anahtar Kelimeler: Ürtiker, vaskülit, lökositoklastik, deri

Corresponding Author: Sevgi Akarsu, Türkiye
Manuscript Language: Turkish
×
APA
NLM
AMA
MLA
Chicago
Copied!
CITE
LookUs & Online Makale