Background and Design: Basosquamous carcinoma (BSC) is widely accepted as a basal cell carcinoma variant. Despite an unknown molecular pathogenesis, specific mutations are associated with its squamatization. Immunohistochemical studies offer insights into the tumor’s genetic background. However, extensive investigations into its immunophenotype are lacking, and existing data present conflicting results.
Materials and Methods: We analyzed the clinicopathological and immunohistochemical characteristics (Ber-Ep4, CK14, CK17, p53, p63, and Ki-67) of BSCs diagnosed between 1996 and 2017. Data were collected on patient demographics and tumor features, including location, ulceration rate, margin status, tissue invasion, mitotic activity, predominant cell type, and peritumoral lymphocytic infiltration. We explored the correlations among all parameters, including staining positivity rates and percentages, to understand their relationships better.
Results: One hundred and four BSCs (68 males, mean age 67.99±14.95) were included. The most common location was the nose. Ulceration rate and margin positivity were 70.2% and 22.1%, respectively. The cartilage, muscle, lymphovascular, and perineural invasion prevalences were 3.8%, 11.5%, 5.8%, and 5.8%, respectively. The mitotic activity was moderate-high in 68% of the tumors. The immunopositivity rates were; Ber-Ep4, 78.8%; CK14, 93.3%; CK17, 89.4%; p53, 80.8%; p63, 98.1%; Ki-67, 100%. Ulceration was associated with squamous cell predominance and CK14 positivity. The Ber-Ep4 intensity was higher in lesions with lymphovascular invasion. CK17, p53, and p63 expressions were higher on the scalp and face than in other sites. The p53 staining was associated with ulceration and peritumoral lymphocytic infiltration. The mitotic activity was correlated with the Ki-67 score.
Conclusion: This study sheds light on the relationship between the clinicopathological and immunophenotypic characteristics of BSCs through an investigation of a large cohort. It has a high proliferation and ulceration rate. High margin positivity favors wide-excision margins. Long-term follow-up studies will clarify the prognostic significance of immunohistochemical markers mentioned in the study.
Amaç: Basoskuamöz karsinom (BSK), bazal hücreli karsinomun bir varyantı olarak kabul edilmektedir. Moleküler patogenezi bilinmemekle beraber, belirli mutasyonlar skuamatizasyonla ilişkilendirilmiştir. İmmünohistokimyasal çalışmalar, tümörün genetik zeminine dair ipuçları sunmaktadır. Ancak, BSK’nin immünofenotipi üzerine kapsamlı çalışmalar yoktur ve mevcut veriler çelişkilidir.
Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada 1996-2017 yılları arasında tanı konulan BSK’lerin klinikopatolojik ve immünohistokimyasal özellikleri (Ber- Ep4, CK14, CK17, p53, p63 ve Ki-67) analiz edildi. Hasta demografik özellikleri ve tümörün yeri, ülserasyon oranı, sınır pozitifliği, çevre dokulara invazyonu, mitotik aktivitesi, baskın hücre tipi ve peritümöral lenfositik infiltrasyon varlığı gibi tümör özelliklerine ilişkin veriler toplandı. İmmünohistokimya boyanma oranları ve yüzdeleri dahil tüm parametreler arasındaki ilişkiler incelenerek, bu parametreler arasındaki bağlantılar araştırıldı.
Bulgular: Çalışmaya 104 BSK (68 erkek, ortalama yaş 67,99±14,95) dahil edildi. En sık yerleşim yeri burundu. Ülserasyon oranı ve cerrahi sınır pozitifliği sırasıyla %70,2 ve %22,1 idi. Kıkırdak, kas, lenfovasküler ve perinöral invazyon prevalansları sırasıyla %3,8, %11,5, %5,8 ve %5,8 idi. Tümörlerin %68’inde mitotik aktivite orta-yüksek düzeydeydi. İmmünopozitiflik oranları şöyleydi: Ber-Ep4, %78,8; CK14, %93,3; CK17, %89,4; p53, %80,8; p63, %98,1; Ki-67, %100. Ülserasyon, skuamöz hücre baskınlığı ve CK14 pozitifliği ile ilişkili bulundu. Lenfovasküler invazyon olan lezyonlarda Ber-Ep4 yoğunluğu daha yüksekti. CK17, p53 ve p63 ekspresyonları, diğer bölgelere kıyasla saçlı deri ve yüzde daha yüksekti. P53 boyanması, ülserasyon ve peritümöral lenfositik infiltrasyon ile ilişkiliydi. Mitotik aktivite, Ki-67 skoru ile koreleydi.
Sonuç: Geniş bir kohortun incelendiği bu çalışma, BSK’lerin klinikopatolojik ve immünofenotipik özellikleri arasındaki ilişkiyi aydınlatmaktadır. BSK proliferasyon ve ülserasyon oranı yüksek bir tümördür. Cerrahi sınır pozitifliğinin sık olması geniş eksizyon önerilerini desteklemektedir. Çalışmada kullanılan immünohistokimyasal belirteçlerin prognostik önemi uzun süreli takip çalışmaları ile netleşecektir.