Dergimiz 2012 aralık sayısıyla karekod sistemi uygulamasına başlamıştır.
Makalelerin üzerinde bulunan Karekodu dilediğiniz akıllı cihazınız ile okutarak makaleyi indirebilir veya meslektaşlarınızlada paylaşa bilirsiniz.
Cihazınıza QR codeReader app indirerek uygulamayı kullanmaya başlayabilirsiniz.
Apple app için tıklayınız
Android app için tıklayınız
Background: The aim of the study was to evaluate patients that diagnosed as syphilis with regard to the epidemiological, clinical and laboratory findings as well as follow up data over the 16 years in a training hospital, in Turkey.
Methods: From 1996-2012, a total of 49 syphilis infected adolescent who sought medical care in a training hospital in Turkey were enrolled in the study. Diagnosed of syphilis were establish according the CDC (Center for Disease Control and Prevention) criteria. Clinical, epidemiological and laboratory data were obtained retrospectively from medical record.
Results: In 49 patients were enrolled for evaluation; 97,9% were male. The ages of patients were between 20-55 years, with a mean of 25,8 ±1.1. From the patients who had definitive diagnosed, 22% were considered to be in the primer stage, 16% in the secondary stage and 61% in the latent stage. 9 patients registered between from 1996 to 2003 while 40 patients enrolled from the 2004-2012 during the follow up 16 years period. So forth fold increase in the last 8 years was based on the previous eight years. While the chancre was the most common findings in patients with primary stage, rash and mucous plagues were the most common finding in the secondary stage patients. Information on mariatal status was available for 61% of patients, of which 53% were reported to be married. Knowledge of transmission route was available for only 40,8% of patients who all were composed of primary and secondary stage patients.
Conclusion: Syphilis is still a serious public health problem because of it is still in an upward trend in Turkey. In addition, not only records of epidemiological data and follow-up of patients is inadequate but also patient compliance insufficient.
Giriş: Bu çalışmada, Türkiye’deki bir eğitim araştırma hastanesinde 16 yıllık süre içinde takip edilen sifiliz olgularının epidemiyolojik, klinik ve labaratuvar bulgularının ve ayrıca takip parametrelerinin incelenerek, epidemiyolojik verilere katkı sağlanması amaçlanmıştır.
Metot: Çalışmaya 1996–2012 yılları arasında sifiliz tanısı almış 49 yetişkin hasta dahil edildi. Sifiliz tanısı CDC (Center for Disease Control and Prevention) kriterlerine göre konuldu. Hastaların klinik, epidemiyolojik ve labaratuvar verileri tıbbi kayıtlarından geriye dönük olarak elde edildi.
Sonuçlar: Çalışmaya dahil edilen toplam 49 hastanın %97,9’u erkek hastaydı. Olguların yaşları 20–55 arasında yer almaktaydı ve yaş ortalaması 25,8 ±1.1 idi. Kanıtlanmış olarak sifiliz tanısı konulan olgulardan %22’si primer, %16’sı sekonder ve %61’i latent evredeydi. 16 yıllık takip süresince 1996-2003 yılları arasında tanı konulmuş 9 hasta iken 2004-2012 yılları arasında 40 hasta vardı. Buna göre ikinci sekiz yılda ilk sekiz yıla göre hasta sayısında yaklaşık dört katlık artış söz konusuydu. Primer evredeki hastalarda şankr görülen en sık bulgu iken sekonder evredeki olgularda döküntü ve plak muköz en sık bulgulardı. Kayıtlarda olguların %61’de evlilik durumları hakkında bilgi mevcuttu ve bunlar arasında %53,3’ü evli olarak görülmekteydi. Olguların %40,8’inde bulaş yolu hakkında kayıt vardı ve bunların tamamı primer ve sekonder olgulardan oluşmaktaydı. Sonuç: Sifiliz, Türkiye’de halen artış trendinde olan bir bulaşıcı hastalık olmasından dolayı halk sağlığı açısından ciddi bir sağlık problemi teşkil etmektedir. Bunun yanında, hastaların epidemiyolojik ve takip kayıtları yetersiz olduğu gibi hasta uyumu da istenilen düzeyde değildir.