Dergimiz 2012 aralık sayısıyla karekod sistemi uygulamasına başlamıştır.
Makalelerin üzerinde bulunan Karekodu dilediğiniz akıllı cihazınız ile okutarak makaleyi indirebilir veya meslektaşlarınızlada paylaşa bilirsiniz.
Cihazınıza QR codeReader app indirerek uygulamayı kullanmaya başlayabilirsiniz.
Apple app için tıklayınız
Android app için tıklayınız
Amaç: Pediyatrik dermatoloji erişkinler ile karşılaştırıldığında deri hastalıklarının farklı sıklıklarla görülmesi ile karakterizedir. Deri biyopsileri ayırıcı tanıda gereklidir ve klinikopatolojik korelasyon çok önemlidir. Bu çalışmanın amacı ayırıcı tanı için deri biyopsisi alınan pediatrik dermatoloji olgularını retrospektif olarak değerlendirmek ve biyopsinin deri hastalıklarında tanıya katkısını irdelemekti.
Gereç ve Yöntem: Üç yıllık period boyunca pediyatrik dermatoloji kliniğinde biyopsi alınan olgular ön tanılar, biyopsi tanıları ve biyopsi başarısı açısından retrospektif olarak değerlendirildi.
Bulgular: Toplam 12420 adet hastanın 213’üne (%1,7) biyopsi uygulanmıştı. Henoch-Schönlein purpurası, psoriasis, pityriasis likenoides, pitriyasis rosea, liken planus, pitriyasis rubra pilaris, eritema multiforme, atopik dermatit, granuloma anulare, pigmente purpurik dermatoz dermatopatolojik olarak en sık tanı konan deri hastalıkları idi. Toplam 120 (%56,3) olguda biyopsi tanısı ön tanılar içinde yer almakta olup, biyopsi uyumu mevcuttu. Yirmi beş (%11,7) olguda biyopsi ayırıcı tanıya katkı sağlamamıştı. On (%4,6) olguda ön tanılardan hiçbiri ile uymayan farklı kesin tanı rapor edildiği saptandı.
Sonuç: Pediyatrik dermatolojide deri biyopsisi ayırıcı tanıya çok yardımcıdır. Hastaya kolaylık sağlayan bir biyopsi alma işlemi, biyopsi indikasyonunun etkin konulması, iyi bir dermatopatolojik korelasyon ve deneyimli bir pediyatrik dermatopatoloji ekibi ile deri biyopsilerinin başarısı artmaktadır.
Background and Design: Pediatric dermatology is characterized by skin disorders which have frequencies different from those in adults. Skin biopsies are necessary for differential diagnosis and clinicopathologic correlation is very important. The aim of this study was to evaluate retrospectively the pediatric dermatology cases in whom biopsy was performed for differential diagnosis and to investigate the contribution of biopsy to diagnosis of skin disorders.
Material and Methods: The cases from whom biopsy was taken in the pediatric dermatology clinic during a three-year period were evaluated retrospectively for pre-diagnoses, biopsy diagnoses, and success of biopsies.
Results: Two hundred thirteen (1.7%) skin biopsies had been taken from a total of 12420 patients. Henoch-Schönlein purpura,
psoriasis, pityriasis lichenoides, pityriasis rosea, lichen planus, pityriasis rubra pilaris, erythema multiforme, atopic dermatitis,
granuloma annulare, and pigmented purpuric dermatosis were the most frequent skin disorders diagnosed dermatopathologically. In a total of 120 (56.3%) cases, the biopsy diagnosis was within the pre-diagnosis and a biopsy consistency was present. In 25 (11.7%) cases, biopsy had no contribution to the differential diagnosis. An absolutely different diagnosis which was incompatible with the pre-diagnosis had been reported in 10 (4.6%) cases.
Conclusion: In pediatric dermatology, skin biopsy is very helpful for the differential diagnosis. An easy biopsy procedure for the
patient, an effective designation of biopsy indication, a good dermatopathologic correlation and an experienced team of pediatric dermatopathology increase the success of skin biopsies.