E-ISSN 2651-5164 / Print-ISSN 2717-6398
Sayı : 52 Ek : 1 Yıl : 2025












































Dergimiz 2012 aralık sayısıyla karekod sistemi uygulamasına başlamıştır.

Makalelerin üzerinde bulunan Karekodu dilediğiniz akıllı cihazınız ile okutarak makaleyi indirebilir veya meslektaşlarınızlada paylaşa bilirsiniz.

Cihazınıza QR codeReader app indirerek uygulamayı kullanmaya başlayabilirsiniz.

Apple app için tıklayınız
Android app için tıklayınız

TÜRKDERM - Deri Hastalıkları ve Frengi Arşivi - Turkderm-Turk Arch Dermatol Venereol: 52 (1)
Cilt: 52  Sayı: 1 - 2018
EDITÖR'DEN
1. 
Editöryal
Editorial

Sayfa 1
Makale Özeti |Tam Metin PDF

DERLEME
2. 
Eğitimde sanal dermatopatoloji kullanımının avantajları
Advantages of virtual dermatopathology use in education
Ellen Mooney
doi: 10.4274/turkderm.64624  Sayfalar 2 - 5
Yakın zamanda, ABD Gıda ve İlaç Dairesi, patolojide primer tanı için bütün slayt görüntüleme sistemine izin verdi. Konunun müzakeresi ve onay süreci birkaç yıl sürdü. Fakat aradaki zamanda, dijital patoloji tıp fakültesi öğrencilerinin eğitim ve değerlendirmesinden uzmanlık sınavına ve sürekli tıp eğitimine kadar eğitimin çeşitli alanlarında kullanılmıştır. Bu süre zarfında, ilgili yazılımda ilerlemeler kaydedilmiş olup, artık çok sayıda yardımcı işlemi olanaklı kılmaktadır. Eğitimde taranmış slaytların ve ilgili yazılımın kullanılması çok büyük avantajlar sağlamaktadır.

UZLAŞMA RAPORU
3. 
Türkiye atopik dermatit tanı ve tedavi kılavuzu-2018
The Turkish guideline for the diagnosis and management of atopic dermatitis-2018
İlgen Ertam, Özlem Su, Sibel Alper, Hayriye Sarıcaoğlu, Ayşe Serap Karadağ, Evren Odyakmaz Demirsoy, Murat Borlu
doi: 10.4274/turkderm.87143  Sayfalar 6 - 23
Amaç: Atopik dermatit (AD), tanı ve tedavisinde zaman zaman zorluklar yaşanan bir hastalıktır. Farklı yaklaşımların görülebildiği bir hastalık olması, hastalığın tanı, sınıflama, etiyopatogenez, tanısal testler ve tedavi yaklaşımları açısından bir algoritma içerisinde değerlendirilmesi gerekliliğini doğurmuştur. Bu amaçla Türk Dermatoloji Derneği Dermatoallerji Çalışma Grubu içerisinde yer alan yazarlar, AD tanı ve tedavisinde kanıta dayalı bir yol gösterici olması açısından bu AD kılavuzunu oluşturmayı hedeflemişlerdir.
Gereç ve Yöntem: Kılavuz, her bölümü ayrı bir yazar tarafından yazılacak biçimde planlanmış; Kılavuzun ana hatları belirlendikten sonra yazarlar tarafından hazırlanan bölümler e-posta yazışmaları ile diğer yazarlar tarafından da değerlendirilmiştir ve bir araya gelinerek yapılan toplantıda tartışılmıştır. Son olarak, kılavuz tümüyle gözden geçirilerek hazır hale getirilmiştir.
Bulgular: Kılavuz, tanım, patogenez, klinik bulgular, tanı, ayırıcı tanı, skorlama sistemleri, tanıda deri testleri ve tedavi yaklaşımlarını içermektedir. Günümüzde AD tanısında ve tetikleyici faktörlerin ortaya konulmasında kullanılabilecek sensitivite ve spesifitesi yüksek, uygulanması kolay in vivo/in vitro test bulunmamaktadır. Tedavinin ilk basamağını sırasıyla nemlendiriciler, topikal kortikosteroidler (TKS) ve kalsinörin inhibitörleri oluşturur. Nemlendiriciler AD'nin tüm formlarında tedavide kullanılır. Nemlendiricilerin yetersiz kaldığı durumlarda ilk kullanılacak ajanlar TKS'lerdir. TKS’lere dirençli lezyonlarda, uzun süreli kortikosteroid kullanımında, proaktif tedavide ve belli bölgelerde ise topikal kalsinörin inhibitörleri tercih edilmelidir. Antimikrobiyal ajanlar ve antiseptikler sadece klinik olarak enfeksiyon bulgularının olduğu durumlarda tedaviye eklenmelidir. Topikal tedavinin yanıtsız kaldığı durumlarda ikinci basamak tedavide fototerapi ve oral siklosporin yer alır. Ülkemizde henüz ruhsat almamış olan biyolojik ajan dupilumab şiddetli ve dirençli AD tedavisinde ümit vermektedir.
Sonuç: AD hekimler için tanı, tedavi ve izlem açısından güçlükler yaratabilen bir hastalıktır. Olabildiğince kanıta dayalı verilerden yola çıkarak hazırlanan bu kılavuz, AD’li olgularda tanı ve tedavi yaklaşımlarının yönlendirilmesinde yol gösterici olacak ve hekimlerin bu süreçlerde yaşadıkları zorlukların aşılmasına katkı sağlayacaktır.

ARAŞTIRMALAR
4. 
Beyaz retiküler lezyonlu oral liken planus hastalarını gerçekten tedavi etmemeli miyiz?: Olgu kontrollü pilot çalışma
Do we really not need to treat patients with white reticular lesions of oral lichen planus?: A case-control pilot study
Berna Aksoy, Fatma Aslı Hapa
doi: 10.4274/turkderm.37790  Sayfalar 24 - 28
Amaç: Literatürde oral liken planus (OLP) hastalarında ağız sağlığı ile ilişkili yaşam kalitesinin olumsuz yönde etkilendiği daha önce çeşitli çalışmalarda gösterilmiştir, ancak bu çalışmalara sadece semptomatik eroziv ve/veya ülseratif OLP’si olan hastalar dahil edilmiştir. Bu çalışmada eroziv lezyonları olan OLP hastalarının yanı sıra retiküler lezyonları da olan tüm OLP hastaları dahil edilerek yaşam kalitelerinin nasıl etkilendiği ve sağlıklı kişiler ile karşılaştırılması amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem: Bu çalışmaya polikliniğe başvuran ve OLP tanısı konulan hastalar ile yaş ve cinsiyet olarak eşleştirilmiş sağlıklı kontroller alınmıştır. Tüm olguların yaşam kalitelerinin OLP lezyonlarından ne derecede etkilendiği ağız sağlığı ile ilişkili hayat kalite indekslerinden Ağız Sağlığı Etki Profili [OHIP (Oral Health Impact Profile)]-14 kullanılarak araştırılmıştır.
Bulgular: Çalışmaya OLP’si olan 40 hasta ve 40 sağlıklı kişi dahil edildi. Hastaların %75’inde sadece retiküler lezyonlar mevcutken %25’inde mikst tipte lezyonlar mevcuttu. OLP lezyonları hastaların yarısında ağrıya neden olmakta ve oral fonksiyonları etkilemekteydi. OLP hastalarında ortanca OHIP-14 total skoru 8,5 iken kontrol grubunda 3’tü ve her iki grup arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlıydı. Sadece retiküler lezyonu olan hastalar ile mikst tipte lezyonu olan OLP hastalarının ise OHIP-14 skorları arasında anlamlı farklılık saptanmadı.
Sonuç: Bu çalışmada OLP’li hastalarda hayat kalitesinin hem mikst hem de sadece retiküler lezyonları olan hastalarda da etkilenebildiği gösterilmiştir.

5. 
Stria gravidarumun önlenmesi için kullanılan tamamlayıcı terapilerin belirlenmesi
Determination of complementary therapies for prevention of striae gravidarum
Gamze Teskereci, İlkay Boz, Hamide Şahin Aydus
doi: 10.4274/turkderm.85350  Sayfalar 29 - 32
Amaç: Stria gravidarum (SG) gelişiminde çeşitli faktörlerin ilişkisi olduğu belirtilse de önlenmesinde tamamlayıcı terapilerin rolü halen açık şekilde ortaya konmamıştır. Bu çalışma ile SG’nin önlenmesinde kullanılan tamamlayıcı terapilerin kullanımının ve etkinliğinin belirlenmesi amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı tipte olan bu çalışma bir üniversite hastanesinin kadın hastalıkları ve doğum kliniğinde yürütülmüştür. Çalışmanın örneklemini son trimestrinde 49 gebe ve doğum sonu ilk 24 saatte 71 kadın olmak üzere toplam 120 kadın oluşturmuştur. Veriler 25 sorudan oluşan bir form yardımıyla, Haziran-Temmuz 2016 tarihleri arasında yüz yüze görüşmelerle toplanmıştır. Çalışma verileri tanımlayıcı istatistikler, ki-kare ve Kruskal-Wallis testleri yapılarak değerlendirilmiştir.
Bulgular: Kadınların %90,8'inde SG olduğu, %46,7’sinin SG’yi önlemek için manipülatif-beden temelli tamamlayıcı terapilerden aromaterapi masajını kullandığı saptanmıştır. Aromaterapi masajının %55,2 yağ, %28,6 krem ve %8,9 krem ve yağ karışımını kullanılarak yapıldığı bildirmiştir. Kadınların %42,9’u masaj uygulamasına ilk trimesterde başlamıştır. Kadınların yaklaşık yarısı tamamlayıcı terapiler konusunda bilgi aldığını belirtmiştir. Masaj uygulayan kadınlarda SG görülme oranı, uygulamayan kadınlarda SG görülme oranına göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha düşük bulunmuştur (p=0,023).
Sonuç: Kadınların yaklaşık yarısının SG’nin önlenmesinde masajı kullandığı görülmektedir. Ayrıca masaj uygulamasının SG oluşumunu azalttığı da bulunmuştur.

6. 
Melazmada antioksidan aktivite
Antioxidant activity in melasma
İlgen Ertam, Tuğçe Özkapu, Yasemin Akçay, Eser Yıldırım Sözmen, İdil Ünal
doi: 10.4274/turkderm.19052  Sayfalar 33 - 36
Amaç: Melazma sık görülen, yüzde kahverengiden gri-kahverengiye değişen düzensiz şekilli maküllerle karakterize simetrik bir hipermelanozisdir. Çoğunlukla gebelik periyodu ve oral kontraseptif ilaç kullanımı ile ilişkilidir. Güneş ışığı ve genetik faktörler melazma patogenezinde önemli rol oynamaktadır. Deri ultraviyole ışığı ve çevresel okside edici etmenlere maruz kalarak oksidatif stresin hedefi haline gelmektedir. Topikal ve oral antioksidanlar melazma tedavisinde kullanılmaktadır. Bu araştırmada amaç, melazmalı hastalarda serum antioksidan kapasitesini saptamak ve antioksidan düzeyleri ile melazma şiddeti arasındaki ilişkiyi belirlemektir.
Gereç ve Yöntem: Kırk dokuz melazma hastası ve 35 kontrol çalışmaya dahil edildi. Her hastada derideki pigmentasyon düzeyi Melazma Alan Şiddet İndeksi (MAŞİ) ve meksametre skoru kullanılarak değerlendirildi. Serum troloks eşdeğeri antioksidan kapasite (TEAC), total antioksidan aktivite (TAOA), demir iyonu indirgeyici antioksidan güç yöntemi (FRAP) düzeyleri spektrofotometrik olarak hasta ve kontrol grubunda değerlendirildi.
Bulgular: TEAC düzeyi hastalarda kontrol grubuna göre daha yüksek idi (p<0,00). Ancak, MAŞİ ile TEAC, TAOA ve FRAP arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmadı.
Sonuç: Araştırmamızda serum antioksidanları ile melazma şiddeti arasında ilişki saptanmadı. Bu sonuçlara göre, melazmalı hastalarda antioksidan tedavinin her zaman etkili olmayabileceği sonucuna varıldı.

OLGU SUNUMLARI
7. 
Atipik prezentasyon gösteren perforan pilomatriksoma: Nadir bir klinik varyant
Perforating pilomatrixoma showing atypical presentation: A rare clinical variant
Nevra Seyhan, İlhan Meral
doi: 10.4274/turkderm.62444  Sayfalar 37 - 39
Malherbe’nin kalsifiye epitelyoması olarakta bilinen pilomatriksoma kıl folikülünden kaynaklanan nadir, selim bir deri tümörüdür. En sık baş boyun bölgesinde yerleşim göstermektedir. Kadın/erkek oranı 3/2’dir. Derin subkutan yerleşim gösterir ve hayatın ilk iki dekadında ortaya çıkar. Çapı 0,5 cm ile 3 cm arasında değişmektedir. Birden fazla lezyon görülmesi nadirdir. Histopatolojik olarak bazoloid hücreler ve gölge hücreler ile karakterizedir. Perforan (ekzofitik) tipi nadir bir klinik varyanttır. Tedavisi cerrahi eksizyondur. Olgumuz pilomatriksomanın az rastlanan bir klinik varyantına dikkat çekmek amacıyla sunulmuştur.

KOZMETİK SORULARA DERMATOLOG YANITLARI
8. 
Dudak asimetrisinin düzeltilmesinde dolgu etkili bir uygulama olabilir mi?
May dermal fillers be an effective application in correcting lip asymmetries?
Zehra Aşiran Serdar, Ezgi Aktaş Karabay
doi: 10.4274/turkderm.42890  Sayfalar 40 - 41
Makale Özeti |Tam Metin PDF

DIĞER
9. 
Acı Kaybımız
In Memoriam

Sayfalar 42 - 43
Makale Özeti |Tam Metin PDF

LookUs & Online Makale