E-ISSN 2651-5164 / Print-ISSN 2717-6398
Sayı : 57 Ek : 3 Yıl : 2025












































Dergimiz 2012 aralık sayısıyla karekod sistemi uygulamasına başlamıştır.

Makalelerin üzerinde bulunan Karekodu dilediğiniz akıllı cihazınız ile okutarak makaleyi indirebilir veya meslektaşlarınızlada paylaşa bilirsiniz.

Cihazınıza QR codeReader app indirerek uygulamayı kullanmaya başlayabilirsiniz.

Apple app için tıklayınız
Android app için tıklayınız

TÜRKDERM - Deri Hastalıkları ve Frengi Arşivi - Turkderm-Turk Arch Dermatol Venereol: 57 (3)
Cilt: 57  Sayı: 3 - 2023
1. 
Kapak
Cover

Sayfalar I - VI

DERLEME
2. 
Osmanlı hekimlerinden Hüseyin Hulki Bey (1862-1894) İlk Uluslararası Dermatoloji Kongresinde ne konuştu?
What did Ottoman doctor Hüseyin Hulki (1862-1894) speak about at the first International Dermatology Congress?
Mustafa Hayırlıdağ
doi: 10.4274/turkderm.galenos.2023.59568  Sayfalar 73 - 76
İlk uluslararası dermatoloji kongresi 1889’da Paris’te yapıldı. Fransız Devrimi’nin 100. yıl dönümünün Fransa’da kutlanması ve aynı zamanda ülkenin simgesi olan Eyfel Kulesi’nin inşaatının tamamlanmış olması, kongre için ayrı bir ilk oluşturmuştur. Dermatoloji Kongre'leri ilk günden bu yana gelişmekte olup günümüzde de devam etmektedir. Hüseyin Hulki Bey, Türk Tıp Tarihi’nin yanı sıra dünya tıp tarihine de katkı sağlamış bir hekimdir. İlk dermatoloji kongresine katılarak o dönemde Osmanlı tıbbında frengi tedavisinde kullanılan alternatif tedavi yöntemini sunmuştur. Bu çalışmada tarihin ilk uluslararası dermatoloji kongresine katılan Türk hekimi Hüseyin Hulki Bey’in konuşmaları araştırılmıştır.

ARAŞTIRMALAR
3. 
Braf wild tip metastatik malign melanomda prognozu etkileyen faktörler ve yeni enflamasyon indekslerinin rolü
Factors influencing the prognosis in Braf wild-type metastatic malignant melanoma and the role of novel inflammation indices
Senar Ebinç, Ziya Kalkan, Zeynep Oruç, Yasin Sezgin, Zuhat Urakçı, Mehmet Küçüköner, Muhammet Ali Kaplan, Abdurrahman Işıkdoğan
doi: 10.4274/turkderm.galenos.2023.52721  Sayfalar 77 - 82
Bu çalışma BRAF wild tip metastatik melanomda prognostik faktörleri ve enflamasyon indekslerinin prognostik rolünü araştırmayı amaçlamaktadır.
Gereç ve Yöntem: Kliniğimize 2011-2021 yılları arasında başvuran metastatik evre BRAF wild tip melanom hastaları dahil edildi. Prognostik rolleri araştırılmak üzere; yaş, cinsiyet, performans durumu, aldığı ilk immünoterapi ve metastaz alanları ile birlikte 7 enflamasyon indeksi [C-reaktif protein (CRP)/albumin oranı (CAR), nötrofil lenfosit oranı (NLR), prognostik nütrisyonel indeks (PNI), platelet lenfosit oranı (PLR), sistemik immün-enflamasyon indeks (SII), ileri akciğer kanseri enflamasyon indeksi (ALI) ve hemoglobin, albumin düzeyi, lenfosit ve platelet sayısı skoru (HALP)] incelendi.
Bulgular: Çalışmamıza 22 (%46,8) kadın, 25 (%53,2) erkek olmak üzere toplam 47 hasta alındı. Hastaların ortalama yaşları 54 (18-88) yıl idi. Çalışmamızda 16 (%34) hastada karaciğer metastazı, 17 (%36,2) hastada akciğer metastazı, 9 (%19,1) hastada ise beyin metastazı mevcuttu. İmmünoterapi olarak 34 (%72,3) hasta Nivolumab, 13 (%27,7) hasta ise Ipilimumab tedavisi almıştı. Genel sağkalım ile potansiyel prognostik değişkenlerin ilişkisine bakıldığında tek ve çok değişkenli analizde beyin metastaz varlığı bağımsız prognostik faktör olarak tespit edildi (p=0,02). Tek değişkenli analizde akciğer metastaz varlığı (p=0,09), çok değişkenli analizde karaciğer metastaz varlığı (p=0,07) istatistiksel anlamlılık sınırına yakındı. Analizlerde incelenen 7 enflamasyon indeksinin [CAR, NLR, PNI, PLR, SII ALI ve HALP] hem tek hem çok değişkenli analizde prognostik rollerinin olmadığı gözlendi.
Sonuç: Çalışmamızda beyin metastaz varlığı BRAF wild tip metastatik melanomda bağımsız kötü prognostik faktör olarak tespit edildi. CAR, NLR, PNI, PLR, SII ALI ve HALP indekslerinin prognostik rolleri gösterilemedi.

4. 
Merkel hücreli karsinomda bilgi kaynağı olarak YouTube
YouTube as a source of information on Merkel cell carcinoma
Abdullah Evren Yetişir
doi: 10.4274/turkderm.galenos.2023.87253  Sayfalar 83 - 86
Amaç: En sık kullandığımız video paylaşım platformu olan YouTube’daki Merkel hücreli karsinom videolarının içerik ve güvenilirliğini değerlendirmektir.
Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı tipteki çalışmamızda Merkel hücreli karsinomla ilgili videoları www.youtube.com platformunda “Merkel hücreli karsinom” terimini kullanarak taradık ve The Global Quality scale (GQS) ve The modified DISCERN tool (DS) kullanarak 100 videoyu inceledik.
Bulgular: Video içerikleri tedavi (%72), tanı (%36) ve patogenez (%19) ile ilgiliydi. Videoların %81’i yararlı ve %19’u yanıltıcı olarak değerlendirildi. Yararlı videoların GQS ve modifiye DISCERN skorları yanıltıcı videolardan istatistiksel açıdan anlamlı olarak yüksekti.
Sonuç: YouTube erişim, kullanım ve video yükleme açısından herkese açık bir platformdur. Halk sağlığında giderek önemi artmaktadır. Sağlıkla ilgili yararlı ve yanıltıcı videolar bulunmaktadır. Merkel hücreli karsinom nadir görülen kanser olması sebebiyle konunun uzmanı kişiler tarafından yayınlanan videolar çoğunlukta ve yararlılık yüzdesi yüksek saptanmıştır. Sağlıkla ilgili bilgi edinmek istendiğinde konunun uzmanı kişilerin yayınladığı videolar seçilmeli ve denetleyici mekanizması olmadığı için tek bilgi kaynağı olarak görülmemelidir.

5. 
Hidradenitis süpürativa: hastalık semptomlarının başlangıç kronolojisi ve cinsiyet farklılıkları: 100 hastalık tek merkezli olgu serisi
Hidradenitis suppurativa: chronology of the onset of the disease symptoms and their gender differences: a singlecenter case series of 100 patients
Kifayet Mammadlı, Aslı Bilgiç, Erkan Alpsoy
doi: 10.4274/turkderm.galenos.2023.97404  Sayfalar 87 - 93
Amaç: Hidradenitis supurativa (HS) hastalarında hastalık semptomlarının başlangıç kronolojisi ve cinsiyet farklılıkları henüz tam olarak aydınlatılamamıştır. Hastalık belirtilerinin başlangıç kronolojisi ve hastalarımızın sosyo-demografik ve klinik özelliklerini tanımlamayı amaçladık.
Gereç ve Yöntem: Bu tek merkezli olgu serisi çalışmasına ardışık 100 hasta dahil edildi. Her hasta için hastalık semptomları klinik ortaya çıkışlarının zaman sırasına göre ve diğer özellikler retrospektif olarak elde edildi.
Bulgular: Çalışmamızda HS erkeklerde daha yaygın (%72) izlenirken; hastaların %70’i aşırı kilolu veya obezdi. Sigara ve alkol tüketimi erkeklerde anlamlı olarak daha yüksekti. Koltuk altı en yaygın başlangıç bölgesiydi, bunu inguinal ve gluteal bölgeler takip etti. Erkeklerde aksillada hastalık başlangıcı ve kadın hastalarda gluteusta hastalık başlangıç insidansı anlamlı olarak daha yüksekti. Ayrıca pubis, perianal bölge, boyun, sırt ve kulak arkası tutulumları erkeklerde daha sıktı. Ayrıca koltuk altı, perianal ve meme altı tutulumu olan hastalarda hastalığın daha şiddetli seyrettiği izlendi (p<0,05).
Sonuç: En sık tutulan bölge olmasının yanı sıra aksilla her iki cinsiyette de en sık hastalık başlangıç bölgesiydi ve kadınlarda gluteusta, erkeklerde aksillada hastalık başlama insidansı daha yüksekti. Çalışmamızda gözlemlenen erkek egemenliği, diğer ülkelerden farklı olmakla birlikte, Türkiye’den bildirilen önceki sonuçlarla tutarlıydı. Bu, her toplumun benzersiz genetik ve çevresel özelliklerinin hastalığın seyrini ve evrimini etkileyebileceğini düşündürmektedir.

6. 
Psoriatik artritli hastalarda sistemik tedavilerin hemogram parametreleri ve C-reaktif protein üzerine etkisi
The effect of systemic therapies on hemogram parameters and C-reactive protein in patients with psoriatic arthritis
Sema Koç Yıldırım, Neslihan Demirel Öğüt, Alper Yıldırım
doi: 10.4274/turkderm.galenos.2023.88614  Sayfalar 94 - 100
Amaç: Psoriatik artritli (PsA) hastalarda sağlıklı kontrollere göre bazı enflamatuvar belirteçlerde yükseklik olduğu tespit edilmekle beraber PsA’da kullanılan sistemik tedavilerin bu belirteçler üzerine etkisini değerlendiren az sayıda çalışma bulunmaktadır. Bu çalışmanın amacı sistemik tedavi almakta olan PsA hastalarında bu tedavilerin hemogram parametreleri ve C-reaktif protein (CRP) üzerine etkisini incelemektir.
Gereç ve Yöntem: Bu retrospektif çalışmada 50 PsA hastasının tedavi öncesi ve tedavilerinin 3. ayında olmak üzere hemogram parametreleri, CRP ve sistemik enflamasyon indeksleri [nötrofil-lenfosit oranı (NLR), trombosit-lenfosit oranı, sistemik immünoenflamasyon indeksi (SII) ve sistemik enflamasyon yanıt indeksi (SIRI)] analiz edildi.
Bulgular: Ortalama eritrosit hemoglobini (MCH), ortalama eritrosit hemoglobin konsantrasyonu (MCHC) ve hemoglobin (Hb) tüm tedavilerin üçüncü ayında başlangıca göre daha yüksekken (sırasıyla; p=0,009, 0,003 ve 0,036) trombosit sayısı, CRP ve SII ise daha düşüktü (sırasıyla; p=0,001, 0,000 ve 0,000). Biyolojik tedavi grubunda (n=21) trombosit, SIRI ve SII 3. ayda başlangıca göre daha düşük, MCHC daha yüksekti (sırasıyla; p=0,023, 0,033, 0,000 ve 0,003). Biyolojik olmayan tedavi grubunda ise (n=29) 3. ayda başlangıca göre CRP ve SII daha düşük, MCH ve ortalama eritrosit hacmi (MCV) daha yüksekti (sırasıyla; p=0,001, 0,000, 0,027 ve 0,044). NLR, PLR ve diğer parametrelerde istatistiksel olarak anlamlı bir değişiklik izlenmedi.
Sonuç: Tüm sistemik tedavilerle 3. ayda Hb sayısı, MCH ve MCHC artarken trombosit sayısı, CRP ve SII azalmıştır. Ek olarak biyolojik olmayan tedavi grubunda bazale göre tedavilerin 3. ayında MCV daha yüksek iken, biyolojik tedavi grubunda ise SIRI daha düşük bulunmuştur. Bu parametreler tedavilerin PsA’daki etkilerini izlemek için yararlı olabilir.

7. 
DRESS tanılı hastaların klinikopatolojik analizi
Clinicopathological analysis of patients diagnosed with DRESS
Burçin Cansu Bozca, Anıl Alpsoy, Asli Bilgiç, Cumhur İbrahim Başsorgun, Betül Ünal, Erkan Alpsoy
doi: 10.4274/turkderm.galenos.2023.49207  Sayfalar 101 - 107
Amaç: Eozinofili ve sistemik semptomlarla birlikte görülen ilaç reaksiyonu (DRESS), nadir görülen ancak yaşamı tehdit eden bir advers ilaç reaksiyonudur. Morbidite, mortalite ve hastaneye yatışlarla ilgili endişe verici istatistiklere rağmen, DRESS ile ilgili epidemiyolojik veriler hala yetersizdir. Bu çalışmada merkezimizde DRESS’li olguların etiyolojisi, klinikopatolojik özellikleri ve sonuçlarını değerlendirmeyi amaçladık.
Gereç ve Yöntem: Bu retrospektif, tek merkezli çalışmaya, Ocak 2014 ile Eylül 2020 arasında muayene edilen, olası ve/veya kesin DRESS tanılı 23 hasta, Avrupa Şiddetli Kutanöz Yan Etkiler Kayıt Sistemi (RegiSCAR) skorlama sistemine göre dahil edildi. İstatistiksel yöntem olarak tanımlayıcı istatistikler, Shapiro-Wilk testi, Kolmogorov-Smirnov testi, Mann-Whitney U testi, Pearson ki-kare testi ve Fisher’in kesin testi kullanıldı.
Bulgular: Etiyolojide en sık saptanan ilaç kategorisi antikonvülzanlardı. En sık görülen kutanöz ve laboratuvar bulguları sırasıyla makülopapüler döküntü (%100) ve karaciğer fonksiyon testlerinde yükselme (%82) idi. Yüzde eritem/ödem ve lenfadenopati, karaciğer enzimleri yüksek olan hastalarda olmayanlara göre daha sık saptandı (sırasıyla; p=0,021 ve p=0,103). Dermal-epidermal bileşkede seyrek vaküolizasyon ve eozinofillerle yüzeyel perivasküler lenfohistiyositik enflamasyon ana patolojik özelliklerdi. Takip süresi boyunca 18 hasta tamamen iyileşirken, iki hastada ölüm görüldü ve üç hasta takipten çıktı.
Sonuç: Çalışmamız fasiyal eritem/ödem ve lenfadenopatinin karaciğer enzimleri yüksek olan hastalarda daha sık görüldüğünü göstermiştir. Siklosporin, kırılgan yaş grubunda sistemik kortikosteroid komplikasyonlarını önlemek için bir tedavi seçeneği olabilir. Erken teşhis ve fayda-zarar dengesi gözetilerek uygulanan tedavi hala sonucu etkileyen en önemli faktörlerdir.

8. 
Solar lentigo tedavisinde uzun atımlı alexandrite lazerin etkinlik ve güvenilirliği
Efficacy and safety of long-pulsed alexandrite laser for the treatment of solar lentigines
Şükran Sarıgül Güdük, Sadiye Kuş
doi: 10.4274/turkderm.galenos.2023.21855  Sayfalar 108 - 112
Amaç: Solar lentigo tedavisinde nanosaniye Q-anahtarlı QA ve pikosaniye (PS) lazerler başta olmak üzere pek çok lazerin başarılı olduğu bildirilmiştir. Ancak PS lazerler çok pahalı sistemlerdir. QA lazerler ise koyu tenli hastalarda yüksek post-enflamatuvar hiperpigmentasyon (PİH) riskine sahiptir. Çalışmamızın amacı, solar lentigo tedavisinde uzun atımlı alexandrite lazerin etkinlik ve güvenilirliğini incelemek, sonuçlarımızı nano- ve piko-saniye lazer kullanılan mevcut çalışmalarla karşılaştırmak ve rekürrens açısından uzun dönemli sonuçlarını bildirmektir.
Gereç ve Yöntem: Klinik olarak solar lentigo tanısı nedeniyle uzun atımlı alexandrite lazer uygulanmış 39 hasta retrospektif olarak analiz edildi. Hasta dosyaları ve fotoğrafları; demografik özellikler, tedavi bölgeleri, seans sayısı, lazer parametreleri, lezyonların rekürrensi, Fitzpatrick deri tipi ve yan etkiler açısından gözden geçirildi.
Bulgular: İyileşme derecesi 33 (%84,6) hastada mükemmel, 4 (%10,2) hastada orta ve 2 (%5,1) hastada hafif olarak değerlendirildi. PİH, Fitzpatrick deri tipi III ve IV olan 7 (%18) hastada gelişti. Beş (%12,8) hastada lentigo lezyonları nüksetti. Nükse kadar geçen süre ortalama 57,98±4,45 ay olarak hesaplandı.
Sonuç: Çalışmamız, uzun atımlı alexandrite lazerin solar lentigo tedavisinde etkili ve güvenilir bir tedavi seçeneği olduğunu göstermektedir.

9. 
COVID-19 pandemisi erken döneminin psoriazis hastalarının hastalık şiddeti ve tedavileri üzerine etkileri
Effects of the early period of the COVID-19 pandemic on psoriatic disease severity and treatment
Fatma Nalbant, Ekin Şavk, Meltem Uslu, Münevver Güven
doi: 10.4274/turkderm.galenos.2023.33682  Sayfalar 113 - 118
Amaç: Beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan koronavirüs hastalığı-2019 (COVID-19) pandemisi sağlık sistemi işleyişinde değişikliklere neden olmuştur. Psoriazis kronik seyri, yaşam kalitesini ciddi anlamda etkilemesi ve hastalığın yüksek sosyo-ekonomik önem arz etmesi nedeniyle dermatoloji polikliniklerinin özel sağlık hizmeti sunumu gerektiren bir durumudur. Çalışmamızda polikliniğimizde takipli olan psoriazis hastalarının pandemi nedeniyle yaşadığı aksaklıkları, tedavilerine uyumlarını belirleyerek COVID-19 pandemisinin hastalar üzerindeki etkilerinin ortaya konması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi, Deri ve Zührevi Hastalıkları Psoriazis Takip Polikliniği’ne 18.03.2020 tarihi öncesi 6 ayda ve aynı tarihten 6 ay sonrasına kadar olan süreçte başvuran ve takibine devam edilen 64 plak tip psoriazis hastası alınmıştır. Hastalara sorulan anket soruları ile pandemiden nasıl etkilendikleri değerlendirilirken, pandemi döneminde medyan psoriazis alan şiddet indeksi (PAŞİ) değerleri, ortalama hastane başvuru sayıları retrospektif dosya taraması yapılarak pandemi öncesi değerleriyle karşılaştırılmıştır.
Bulgular: Hastaların anket sorularına verdikleri yanıtlarda 36 hasta (%56,3) pandemi sürecinin hastalıkları üzerine etkisi olmadığını, 20 hasta (%31,3) ise hastalık şiddetinde artış olduğunu belirtmiştir. Psoriazisi şiddetlendirdiği düşünülen en sık nedenler pandemi süreci ilişkili stres ve tedavi değişiklikleri olmuştur. Pandemi sürecinde 43 hastanın (%67,2) tedavisi aynı kalırken, 21 hastada (%32,8) tedavi değişikliği olduğu kaydedilmiştir. Pandemi öncesi hastaların takip polikliniğine geliş sayılarının medyan değeri 3 iken pandeminin ilk 6 ayında 2’ye düştüğü saptanmıştır (p<0,001). Bireysel olarak karşılaştırılan PAŞİ değerlerinde çalışma grubunda 30 hastanın (%46,9) pandemi sonrası medyan PAŞİ değerinde artış olduğu görülmüştür.
Sonuç: COVID-19 pandemisi hastaların hastane başvurularında azalma ve tedavi davranışlarını yönetmede zorluklara neden olmuştur. Çalışmamızda takip olguların yaklaşık yarısında COVID-19 pandemisi döneminde hastalık şiddeti artmıştır. Bu hastaların azımsanamayacak bir oranı hastalık şiddetinde artıştaki tetiklenmeyi pandemi ile ilişkilendirmiştir.

10. 
COVID-19 pandemisinin Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi, Deri ve Zührevi Hastalıklar Poliklinik başvuruları üzerine etkileri
The effects of the COVID-19 pandemic on the Dermatology Outpatient Clinic of Aydın Adnan Menderes University Hospital
Hilal Topyıldız, Ekin Şavk, Meltem Uslu, Münevver Güven
doi: 10.4274/turkderm.galenos.2023.30676  Sayfalar 119 - 126
Amaç: Koronavirüs hastalığı-2019 (COVID-19) pandemisi dermatoloji poliklinikleri dahil tüm sağlık sistemini birçok yönden etkiledi. Çalışmamızda, dermatoloji poliklinik başvurularının pandemi sürecinden nasıl etkilendiğinin tespit edilmesi, başvuran hastaların hangi deri hastalıklarını daha acil olarak algıladığının ve pandemi hakkındaki farkındalık düzeylerinin belirlenmesi hedeflendi.
Gereç ve Yöntem: Pandemi sürecindeki 60 iş günü ve pandemiden önceki 60 iş günü boyunca polikliniğimize başvuran hastaların verileri hastane bilgi yönetim sistemi üzerinden elde edildi. Pandemi sürecinde polikliniğimize başvuran erişkin hastalara 8’i pandemiyle ilişkili olmak üzere 24 soruluk anket uygulandı. Pandemi sürecinde polikliniğimize başvuran 1.314 hastadan toplam 123 hastaya (%9,3’üne) anket uygulandı. Elde edilen veriler SPSS 20 paket programı ile analiz edildi. Bulgular: Bin sekiz yüz seksen sekizi (%59) pandemi öncesi, 1.314’ü (%41) pandemi döneminde olmak üzere toplam 3.202 hasta değerlendirildi. Pandemi döneminde hasta sayısında %30,4’lük bir azalma gözlendi. Erkek hastaların oranında anlamlı bir artış, kadın hastaların oranında anlamlı bir azalma görüldü. Pandemi sırasında görülme sıklığı istatistiksel anlamlı olarak artan hastalıklar psoriazis, büllöz hastalıklar, melanom; sıklığı anlamlı olarak azalan hastalıklar akne, kserozis kutis, tırnak hastalıkları idi. Anket çalışmasına katılan kadın hastaların pandemiden ruhsal olarak etkilenme oranı (%76,1), erkek hastalara (%53,8) göre daha yüksek bulundu (p=0,017). Hastaların 44’ünün (%35,8) şikayet süresi 3 aydan kısa, 12’sinin (%9,8) 3-6 ay arası, 67’sinin (%54,5) 6 aydan uzundu. Hastaların 91’i (%74) dermatoloji polikliniğine başvurma sebebinin acil olduğunu düşünüyorken, 32’si (%26) başvurma sebeplerinin acil olduğunu düşünmemekteydi. Dermatoloji polikliniğine başvurma sebebinin acil olduğunu düşünme durumu ile hastalık yakınma süreleri arasında ise istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunmadı (p=0,830).
Sonuç: Hastaların acil kavramının genel tıp anlayışı ile örtüşmediği bulgusu çarpıcıdır. Pandemi gibi sağlık sisteminde dramatik değişiklikler olan bir dönemde hastaların sağlık hizmetine ulaşımında Teletıp uygulaması, WhatsApp ve benzeri görüntülü uygulamaların kullanılması yarar sağlayabilir.

OLGU SUNUMLARI
11. 
COVID-19 aşısı ve COVID-19 enfeksiyonu sonrası aynı dermatomda zona gelişen bir olgu
A case of herpes zoster developing after COVID-19 vaccine and recurring after COVID-19 infection in the same dermatome
Sevgi Kulaklı, Işıl Deniz Oguz, Burak Akşan
doi: 10.4274/turkderm.galenos.2023.91298  Sayfalar 127 - 129
Koronavirüs hastalığı-2019 (COVID-19), dünya çapında pandemik acil durum kabul edilmiş bulaşıcı bir solunum yolu hastalığıdır. Varisella zoster virüs reaktivasyonu dahil olmak üzere, hem COVID-19’a hem de COVID-19 aşısına bağlı çeşitli deri bulguları bildirilmiştir. Bu yazıda, m-RNA COVID-19 aşısı sonrası sağ C3 dermatomda herpes zoster (HZ) gelişen, aşıdan 2 ay sonra geçirdiği COVID-19’u takiben aynı dermatomal bölgede herpes zoster rekürrensi görülen 46 yaşında bir kadın hastayı sunmak istiyoruz.

EDITÖRE MEKTUP
12. 
Yanıltıcı tırnaklar: Sarı tırnak sendromuna benzeyen izole bir tırnak liken planus olgusu
Misleading nails: A case of isolated nail lichen planus resembling yellow nail syndrome
Müzeyyen Gönül, Fatmanur Hacınecipoğlu, Aysun Gökçe
doi: 10.4274/turkderm.galenos.2023.91370  Sayfalar 130 - 131
Makale Özeti |Tam Metin PDF

LookUs & Online Makale