Dergimiz 2012 aralık sayısıyla karekod sistemi uygulamasına başlamıştır.
Makalelerin üzerinde bulunan Karekodu dilediğiniz akıllı cihazınız ile okutarak makaleyi indirebilir veya meslektaşlarınızlada paylaşa bilirsiniz.
Cihazınıza QR codeReader app indirerek uygulamayı kullanmaya başlayabilirsiniz.
Apple app için tıklayınız
Android app için tıklayınız
1. | Kapak Cover Sayfalar I - VII |
ARAŞTIRMALAR | |
2. | Ota Nevus'un 1064 nm Q düğmeli Nd: YAG lazer tedavisinin etkinliğinin klinik ve dermoskopik değerlendirmesi Clinical and dermoscopic evaluation of the efficacy of 1064 nm Q-switched Nd: YAG laser treatment of Nevus of Ota Snuhi Bhuiya, Chinjitha T Davis, Suchibrata Das, Arun Achardoi: 10.4274/turkderm.galenos.2023.99725 Sayfalar 132 - 137 Amaç: Ota Nevusu, doğumdan itibaren veya yaşamın ilk yılında mevcut olan bir hamartomdur. Hastaların çoğu depresyondan muzdariptir ve lazer artık bu tedavisi zor durum için birinci basamak tedavi haline gelmiştir. Doğu Hindistan’dan Nd: YAG lazer ile tedavi edilen Ota Nevus'un dermoskopik değişiklikleri ile ilgili neredeyse hiç çalışma yoktur. Bu çalışmada, Ota Nevus'lu olgularda 1064 nm Q düğmeli Nd: YAG lazer tedavisinin etkinlik, güvenlik ve yan etkilerinin, dermoskopik değişikliklerle birlikte değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Bu, üçüncü basamak bir hastanede bir yıl boyunca yürütülen prospektif, gözlemsel tanımlayıcı bir çalışmadır. Çalışmaya klinik olarak 18 yaş üstü Ota Nevus hastalarını dahil ettik. Hariç tutma kriterleri, akut enfeksiyon veya kronik hastalıklar, gebelik veya emzirme ve geçmişte lazer veya kimyasal soyma ile herhangi bir tedavi öyküsü idi. Çalışmaya 32 olgu dahil edildi. Dört ila 6 hafta arayla ortalama altı seansta her seansta fotoğraf ve dermoskopik inceleme yapıldı. Tedavi yanıtı hekimin genel değerlendirme ölçeğine göre derecelendirildi ve SPSS18 kullanılarak uygun istatistiksel testler yapıldı. Bulgular: %12,5 hastada >%75 iyileşme ile çok iyi yanıt ve %59,37 hastada iyi yanıt (%50-74) görüldü. %18,75 hastada ortalama yanıt (%25- 49) görülürken, %9,37 hastada <%25 iyileşme ile kötü yanıt bulundu. Lazer seanslarının tamamlanmasından sonra, değişiklikleri karşılaştırmak için tekrar dermoskopi yapıldı, ancak kahverengi gri yamalı dağılımın hafifçe açılması ve daha az kahverengi gri nokta dışında önemli bir değişiklik olmadı. Terminal kıllarda, serpantin damarlarda ve pullanmada herhangi bir değişiklik saptanmadı. Sonuç: Çoğu hasta, ortalama altı seanslık Nd: YAG lazer tedavisinden sonra tatmin edici bir iyileşme kaydetti. Daha fazla lazer seansları uygulayarak yapılacak çalışmalarla daha fazla iyileşme sağlanabileceği kanaatindeyiz. |
3. | Hipopigmente deri lezyonları olan hastaların klinik ve dermoskopik değerlendirmesi - kesitsel bir çalışma Clinical and dermoscopic assessment of patients with hypopigmented skin lesions - a cross - sectional study Manisha Mareddy, Mamatha P., Sruthi Kareddydoi: 10.4274/turkderm.galenos.2023.53810 Sayfalar 138 - 144 Amaç: Hipopigmentasyon, herhangi bir azalmış pigmentasyon ve depigmentasyon formunu ifade eder. Bu çalışma, hipopigmentli deri lezyonlarının tanısında dermoskop kullanımını değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Gereç ve Yöntem: Çalışma için üçüncü basamak bir hastanenin dermatoloji bölümünün ayaktan hasta birimine başvuran hipopigmente deri lezyonları olan toplam 123 hasta seçildi. Ayrıntılı öykü ve klinik muayeneden sonra, hipopigmente lezyonlarda DermLite DL4 dermatoskop kullanılarak dermoskopi yapıldı. Bulgular: Vitiligo’da, beyaz bir arka plan üzerindeki beyaz bir parlama ve azalmış ya da kaybolmuş pigment ağı karakteristiktir. Tinea versikolorda karakteristik desen, kahverengi-beyaz arka plana karşı azalmış pigment ağı ile birlikte hipopigmente maküller ve deri çizgilerinde oluşan çift kenarlı skuamlardır. İdiyopatik guttat hipomelanoz, azalmış pigment ağına sahip beyaz yapısız alanlar ile karakterizedir. Pityriasis albanın karakteristik özellikleri, belirsiz sınırlara sahip, kahverengi-beyaz bir arka plana karşı uniform olarak azalmış pigment ağı ve minimal beyaz skuamlar içerir. Foliküler tıkaçlar, telanjiektaziler, rozet görünümü ve gri-mavi ve kahverengi globüllerin serpilmiş düzeni liken sklerozus et atrofikus için özgüldür. Nevus depigmentosus, azaltılmış retiküler pigment ağı ve tüy gibi kenarlara sahiptir. İlerleyici maküler hipomelanoz, kahverengi-beyaz arka plan, retiküler pigment ağı ve deri çizgilerinde minimal beyaz skuamlar içerir. Halka skuamları ve retiküler pigment ağı, polimorf ışığa duyarlı döküntünün karakteristik özellikleridir. Leprada hipopigmente yamalar, minimal beyaz skuamlar, azaltılmış ekrin ve foliküler açıklıklar, kısa kırık kıllar, v şekilli kıllar, pigtail kıllar ile kahverengimsi beyaz bir arka plana sahip çarpık açık kahverengi pigment ağı gösterdi. İnflamasyon sonrası hipopigmentasyon, azalmış pigment ağına sahip hipopigmente maküller, beyaz parıltı, perifoliküler pigmentasyon ve gri-mavi ve kahverengi globüllerin serpilmiş düzenini gösterir. Kimyasal lökoderma, lekeli eritem ve gri granüler noktalarla karakterize edilen hipopigmente maküllerle kendini gösterir. Sistemik sklerozun hipopigmente lezyonlarında, perifoliküler pigmentasyona sahip beyaz homojen alanlar görüldü. Sonuç: Bu çalışma hipopigmente deri lezyonlarının karakteristik ve spesifik dermoskopik özellikler gösterebileceğini göstermiştir. Dermoskopi, öykü ve klinik muayene ile uyumlu olduğunda, hipopigmente lezyonların teşhisine ve biyopsi ihtiyacının ortadan kaldırılmasına yardımcı olur. |
4. | “Maskne” için risk faktörlerinin incelenmesi: Maske kullanım alışkanlıkları ve yüz bakımı alışkanlıkları Evaluation of the risk factors for “Maskne: ” Mask-use habits and facial care habits Zeynep Altan Ferhatoğlu, Defne Özkocadoi: 10.4274/turkderm.galenos.2023.37791 Sayfalar 145 - 150 Amaç: “Maskne” pandemi süreci ile sık rastlanan bir dermatolojik şikayet olmuştur. Bu çalışmadaki amacımız “maskne” için risk faktörlerini saptamak ve “maskne”nin yaşam kalitesi üzerindeki etkisini saptamaktır. Gereç ve Yöntem: “Maskne” tanısı mevcut olan toplam 105 hasta bu çalışmaya dahil edildi. Her hastanın günlük maske alışkanlıkları ve yüz bakım rutinleri ile beraber yaş, cinsiyet, deri tipi, hastalık şiddeti (Küresel Akne Değerlendirme Ölçeği’ne göre) ve yaşam kalitesi üzerindeki etkisi (Akneye Özel Yaşam Kalitesi ile ölçülerek) not edildi. Bulgular: “Maskne” şiddeti hastanın yaşı, hastalık süresi maske kullanım süresi, günlük maske sayısı, maske tipi, çift katlı maske kullanımı, maske havalandırma sıklığı ve deri temizliğinden bağımsız bulunmuştur. Düzenli makyaj yapmak “maskne” riskini artırmaktadır. Düzenli nemlendirici kullanımı ise “maskne” şiddetini azaltır. “Maskne” kadın hastalarda yaşam kalitesini önemli derecede azaltır. Sonuç: Hastalarımızı makyaj kullanımını azaltmak ve yüz bölgesine nemlendirici kullanımını arttırmak şeklinde yönlendirerek “maskne” şiddetini azaltabiliriz. “Maskne” kadın hastaların yaşam kalitesini daha fazla etkilemekte olduğu için kadın hastalar erkek hastalara nazaran tıbbi yardıma daha sık başvurmaktadırlar. |
OLGU SUNUMLARI | |
5. | Penil Mondor hastalığının izlendiği bir olgu A case with Penile Mondor’s disease Hülya Cenk, Gülbahar Saraç, İrem Mantar Yanatmadoi: 10.4274/turkderm.galenos.2023.45656 Sayfalar 151 - 153 Mondor hastalığı (MH) yüzeyel trombofilebit ya da subkutanöz venlerin trombozu ile karakterize nadir bir hastalıktır. Genellikle ön göğüs duvarında görülmektedir. Penil Mondor hastalığı (PMH), torasik MH ile karşılaştırıldığında çok daha nadir görülmekle birlikte venin uzanımı boyunca endure kord benzeri bir lezyon olarak izlenir. Kırk yedi yaşında erkek hasta, peniste, 15 gündür ağrısız, sert, ani başlangıçlı bir değişiklik nedeni ile başvurdu. Pemfigus vulgaris ve diyabet nedeniyle, düşük doz sistemik steroid ve oral antidiyabetik kullanmaktaydı. Penis şaftında, deri çekildiğinde daha da belirginleşen kord benzeri longitudinal uzanımlı bir lezyon mevcuttu. Klinik olarak PMD tanısı alan hasta, yoğun seksüel aktivite dışında tetikleyici ek bir faktör tanımlamadı. Bir haftalık seksüel aktivite kısıtlanması sonrası şikayetleri geriledi. Bu olguda, yoğun seksüel aktivitenin yanında, diyabetik anjiyopati ve steroid tedavisine bağlı protrombotik etkinin de PMH’nin gelişimine katkıda bulunmuş olabileceğini düşünmekteyiz. Nadir görülmesi nedeni ile, PMH tanısı alan bu olgu paylaşıma değer bulundu. |
6. | Keloid olarak yanlış tanı alan kutanöz leiomyosarkoma: Dermatoskopik bulgularla bir olgu sunumu Cutaneous leiomyosarcoma misdiagnosed as a keloid: A case report with dermatoscopy Seher Bostancı, Bengu Nisa Akay, Merve Alizada, Aylin Okçu Heperdoi: 10.4274/turkderm.galenos.2023.09334 Sayfalar 154 - 156 Yıllık insidansı 0,2/100.000 olan kutanöz leiomyosarkoma (KLMS) çok nadir görülen bir melanom dışı deri kanseridir. KLMS’nin dermal (birincil) ve subkutanöz iki alt tipi vardır; erken dönemde teşhis edildiğinde dermal tipte prognoz daha iyidir. KLMS genellikle 6. ve 7. dekatta ve sıklıkla alt ekstremite, baş ve boyunda görülür. Travma, radyasyon, kimyasallar ve güneş ışınları etiyolojide rol oynayan faktörler olarak bildirilmiştir. Genellikle nodüler bir lezyon olarak ortaya çıkan KLMS ayırıcı tanısında epidermal kistler, deri metastazları, dermatofibrosarkom protuberans ve keloid düşünülmelidir. Olgumuzda da skar dokusu üzerinde gelişen nodüler lezyon 4 yıl boyunca keloid olarak tedavi edilmişti. Histopatolojik incelemede dermal KLMS (d-KLMS) tanısı alan bu olguda, tanıda gecikme sebebiyle kötü prognoz kriterlerinden yağ doku invazyonu da görüldü. Biz de keloid olarak yanlış tedavi edilen, erken tanının hayati öneme sahip olduğu d-KLMS olgumuzla, KLMS ayırıcı tanı, literatürde ilk olarak dermatoskopik ve patolojik özelliklerini ortaya koymayı ve vurgulamayı amaçladık. |
7. | Ekstramamaryan Paget hastalığı: Vulva ve penis yerleşimli iki olgu sunumu Extramammary Paget's disease: Report of two cases located on the vulva and penis Sibel Osman, Canten Tataroglu, Ekin Şavkdoi: 10.4274/turkderm.galenos.2023.33576 Sayfalar 157 - 162 Ekstramamaryan Paget hastalığı (EMPH) epidermisi tutan ancak bazen dermise de uzanım gösterebilen nadir bir intraepitelyal adenokarsinomdur. EMPH en yaygın olarak intraepidermal primer form şeklinde bulunur. Daha az sıklıkla malignitelerle ilişkili olarak ortaya çıkar. EMPH çoğunlukla apokrin bezlerin bulunduğu vulva, penis, skrotum, perine ve aksillada gelişir. EMPH’de %65 oran ile en sık tutulum bölgesi vulvadır. Erkek genital organlarının EMPH’si daha az yaygın görülüyor olup olgularının %14’ünü oluşturur. EMPH literatürde çok sınırlı sayıda veriye sahip nadir bir antite olup komşu organlarda altta yatan bir malignite ile ilişkili olabilmektedir. Spesifik olmayan özellikleri, nadir olması ve çeşitli dermatitlere yönelik tadaviler nedeniyle EMPH tanısı çoğunlukla gecikir. EMPH’nin hem tanısı hem de tanı sonrası klinik yönetimi zordur. Tedaviye yanıt vermeyen genital bölge lezyonlarına mutlaka biyopsi alınmalı ve tanının temelini oluşturan histopatolojik inceleme yapılmalıdır. Tanıyı takiben hastalara ilişkili bir maligniteyi saptayabilmek açısından kapsamlı bir inceleme gereklidir. Lokal rekürrens, internal malignite gelişimi, bölgesel lenfadenopati ve uzak metastaz açısından hastaların uzun süreli izlenmesi klinik yönetimin temelini oluşturur. |
8. | Fingolimod kullanan erişkin bir hastada ortaya çıkan molluskum kontagiosum erüpsiyonu ve literatürün incelenmesi Molluscum contagiosum eruption in an adult patient using fingolimod and review of the literature Sibel Yavuz, Selami Aykut Temiz, Recep Dursun, Ali Ulvi Uca, Fahriye Kılınçdoi: 10.4274/turkderm.galenos.2023.21447 Sayfalar 163 - 166 Molluskum kontagiosum, deride papüllerle seyreden, kendini sınırlayan bir viral erüpsiyondur. İmmün yetmezlik durumlarında yaygın, kronik seyirli ve büyük lezyonlar şeklinde seyredebilmektedir. Multiple skleroz (MS) tedavisinde kullanılan fingolimod da immünosüpresyona yol açarak molluskum kontagiosum ve diğer fırsatçı enfeksiyonlara zemin hazırlayabilmektedir. Bu yazımızda MS nedeniyle fingolimod kullanan erişkin olguda yüzünde yaygın, uzun süredir olan, ilacın kesilmesiyle gerileyen molluskum kontagiosum enfeksiyonu olan olgumuzu ve literatürdeki sunulmuş benzer hastaları irdeleyeceğiz. |
9. | Aspergillus niger’in neden olduğu bir onikomikoz olgusu A case of onychomycosis caused by Aspergillus niger Seher Bostancı, Bengu Nisa Akay, Merve Alizada, Aylin Okçu Heper, Ebru Evrendoi: 10.4274/turkderm.galenos.2023.11033 Sayfalar 167 - 169 Çalışmalar, 2015-2018 yılları arasında Aspergillus türlerinin sebep olduğu onikomikoz olgularında belirgin artışa dikkat çekmiştir. Biz de olgumuzla Aspergillus niger onikomikozunun son yıllarda artan sıklığına dikkat çekmeyi, tanı ve tedavi seçenekleri ile hastalığın risk faktörleri ile klinik ve patolojik özelliklerini vurgulamayı amaçladık. |
EDITÖRE MEKTUP | |
10. | Sıradışı bir varyant: Fotodistribüsyon gösteren pitiriazis rosea An unusual variant: Photo-distributed pityriasis rosea Defne Başkurt, Pelin Ertop Doğan, Seçil Vuraldoi: 10.4274/turkderm.galenos.2023.75044 Sayfalar 170 - 171 Makale Özeti | |
İNDEKS | |
11. | Konu Dizini Subject Index Sayfalar E1 - E3 Makale Özeti | |
12. | Hakem Dizini Referee Index Sayfa E4 Makale Özeti | |
13. | Yazar Dizini Author Index Sayfa E5 Makale Özeti | |