Dergimiz 2012 aralık sayısıyla karekod sistemi uygulamasına başlamıştır.
Makalelerin üzerinde bulunan Karekodu dilediğiniz akıllı cihazınız ile okutarak makaleyi indirebilir veya meslektaşlarınızlada paylaşa bilirsiniz.
Cihazınıza QR codeReader app indirerek uygulamayı kullanmaya başlayabilirsiniz.
Apple app için tıklayınız
Android app için tıklayınız
1. | Kapak Cover Sayfalar I - IV |
ARAŞTIRMALAR | |
2. | Bazoskuamöz karsinomun immünohistokimyasal profili ve klinikopatolojik ilişkilerinin araştırılması Exploring the immunohistochemical profile of basosquamous carcinoma and its clinicopathological associations Cemile Tuğba Altunel, Gonca Özgün, Arzu Karataş, Özlem Özen, Deniz Seçkin, Tülin Güleç, Deren Özcandoi: 10.4274/turkderm.galenos.2024.02072 Sayfalar 92 - 98 Amaç: Basoskuamöz karsinom (BSK), bazal hücreli karsinomun bir varyantı olarak kabul edilmektedir. Moleküler patogenezi bilinmemekle beraber, belirli mutasyonlar skuamatizasyonla ilişkilendirilmiştir. İmmünohistokimyasal çalışmalar, tümörün genetik zeminine dair ipuçları sunmaktadır. Ancak, BSK’nin immünofenotipi üzerine kapsamlı çalışmalar yoktur ve mevcut veriler çelişkilidir. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada 1996-2017 yılları arasında tanı konulan BSK’lerin klinikopatolojik ve immünohistokimyasal özellikleri (Ber- Ep4, CK14, CK17, p53, p63 ve Ki-67) analiz edildi. Hasta demografik özellikleri ve tümörün yeri, ülserasyon oranı, sınır pozitifliği, çevre dokulara invazyonu, mitotik aktivitesi, baskın hücre tipi ve peritümöral lenfositik infiltrasyon varlığı gibi tümör özelliklerine ilişkin veriler toplandı. İmmünohistokimya boyanma oranları ve yüzdeleri dahil tüm parametreler arasındaki ilişkiler incelenerek, bu parametreler arasındaki bağlantılar araştırıldı. Bulgular: Çalışmaya 104 BSK (68 erkek, ortalama yaş 67,99±14,95) dahil edildi. En sık yerleşim yeri burundu. Ülserasyon oranı ve cerrahi sınır pozitifliği sırasıyla %70,2 ve %22,1 idi. Kıkırdak, kas, lenfovasküler ve perinöral invazyon prevalansları sırasıyla %3,8, %11,5, %5,8 ve %5,8 idi. Tümörlerin %68’inde mitotik aktivite orta-yüksek düzeydeydi. İmmünopozitiflik oranları şöyleydi: Ber-Ep4, %78,8; CK14, %93,3; CK17, %89,4; p53, %80,8; p63, %98,1; Ki-67, %100. Ülserasyon, skuamöz hücre baskınlığı ve CK14 pozitifliği ile ilişkili bulundu. Lenfovasküler invazyon olan lezyonlarda Ber-Ep4 yoğunluğu daha yüksekti. CK17, p53 ve p63 ekspresyonları, diğer bölgelere kıyasla saçlı deri ve yüzde daha yüksekti. P53 boyanması, ülserasyon ve peritümöral lenfositik infiltrasyon ile ilişkiliydi. Mitotik aktivite, Ki-67 skoru ile koreleydi. Sonuç: Geniş bir kohortun incelendiği bu çalışma, BSK’lerin klinikopatolojik ve immünofenotipik özellikleri arasındaki ilişkiyi aydınlatmaktadır. BSK proliferasyon ve ülserasyon oranı yüksek bir tümördür. Cerrahi sınır pozitifliğinin sık olması geniş eksizyon önerilerini desteklemektedir. Çalışmada kullanılan immünohistokimyasal belirteçlerin prognostik önemi uzun süreli takip çalışmaları ile netleşecektir. |
3. | Alopesi areata hastalarında psikolojik distres ve nörotrofinler arasındaki ilişki: Kesitsel bir çalışma The relationship between psychological distress and neurotrophins in patients with alopecia areata: A crosssectional study Hatice Parlak Subaşı, Hilal Kaya Erdoğan, Ersoy Acer, Evin Kocatürk, Ali Ercan Altınöz, Zeynep Nurhan Saraçoğlu, Muzaffer Bilgindoi: 10.4274/turkderm.galenos.2024.52711 Sayfalar 99 - 105 Amaç: Alopesi areata (AA), hastalar üzerinde psikolojik etkileri olan, sık görülen, kronik, otoimmün bir hastalıktır. Hastalığın ortaya çıkmasında ve alevlenmesinde sıkıntı ve psikolojik faktörler rol oynamaktadır. Çalışmamızda AA hastalarında nörotrofinler (NT) ile psikolojik distres arasındaki ilişkiyi değerlendirmeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya 50 AA hastası ve kontrol grubu olarak 50 sağlıklı gönüllü dahil edildi. Psikolojik distresin değerlendirilmesinde Sıkıntıya Dayanma Ölçeği (SDÖ) ve Depresyon Anksiyete Stres Ölçeği-21 (DASS-21) kullanıldı. Serum NT düzeyleri [beyin kaynaklı nörotrofik faktör (BDNF), sinir büyüme faktörü (NGF), nörotrofin-3 (NT-3) ve nörotrofin-4 (NT-4)] ölçüldü. Bulgular: AA hastalarında DASS-21 puanları daha yüksek, DTS puanları ise daha düşük bulundu. Serum BDNF ve NT-3 düzeyleri gruplar arasında anlamlı farklılık göstermedi. AA grubunda kontrol grubuna göre, serum NGF düzeyi anlamlı olarak yüksek bulunurken, NT-4 düzeyi anlamlı olarak düşük bulundu. AA grubunda BDNF ile stres alt ölçeği puanları arasında da aynı yönde anlamlı ilişki bulundu; kontrol grubunda ise serum NT düzeyleri ile DASS-21 ve SDÖ skorları arasında anlamlı bir korelasyon saptanmadı. Sonuç: Çalışmamız AA ile psikolojik faktörler ve NT’ler arasındaki ilişkiyi desteklemektedir. AA, stres ve çeşitli psikiyatrik hastalıkların ortak patofizyolojisini daha iyi anlamak için AA ile stres nöroimmünolojisi arasındaki ilişkiyi araştıran daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır. |
4. | 18-28 yaş arası bireylerin kozmetik işlem tutum ve hedeflerinin değerlendirilmesi Assessment of attitudes and goals regarding cosmetic procedures among individuals aged 18 to 28 Kadir Küçük, Selda Pelin Kartaldoi: 10.4274/turkderm.galenos.2024.85353 Sayfalar 106 - 111 Amaç: Kozmetik işlem sayısı her geçen gün artmaktadır. Günümüzde gençler de artan sayıda kozmetik işlem yaptırmaktadır. Bu talebin altında yatan kişisel ve sosyal etmenlerin yanısıra sosyal medya da eklenmiştir. Çalışmada 18-28 yaş grubundaki gençlerin kendi yüzüyle ve kozmetik işlemlerle ilgili yargılarını dermatolojik bakış açısıyla değerlendirmek hedeflenmiştir. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya kliniğimize başvuran 18-28 yaş arası bireyler dahil edilmiş ve veriler internet üzerinden iletilen anketle toplanmıştır. Veri analizi SPSS 25.0 ile yapılmıştır. İstatistiksel olarak anlamlı p değeri p<0,05’tir. Bulgular: Yüzünde değişiklik isteyen bireyler daha yüksek düzeyde memnuniyetsizlik bildirmektedir. Kadınlarda memnuniyetsizlik ifade etme ve kozmetik işlem talebi daha yüksektir. Çocukken alay edilmesi, ameliyat olma isteği ile ilişkilidir. Kişisel görüşler ve sosyal etkiler karar vermede önemli rol oynamaktadır. Gelir, eğitim ve ailevi faktörler kozmetik işlemlere ilişkin algıları etkilemektedir. Kişinin dış görünüşünden memnun olmaması kozmetik işlemleri düşünmesi ile ilişkilidir. Sonuç: Kozmetik prosedürler 18-28 yaş grubunda olumlu karşılanmaktadır. Karar vermede kişisel görüş en kritik faktör olmakla birlikte, sosyal çevre ve internet de etkilidir. İhtiyaç, lüks ve gereksiz görme açısından benzerdir. Hedeflerde sosyal medya ve internetin etkisinden ziyade bireysel beklentiler ön plandadır. Sağlık kurumları danışma ve tedavi için birincil kaynaktır, ancak internet ikinci en yaygın bilgi kaynağıdır. |
5. | Şiddetli psoriazisli hastalarda interlökin-12/23 ve interlökin-17 inhibitörlerinin miyokardiyal fonksiyonlar üzerine etkileri Effects of interleukin-12/23 inhibitors and interleukin-17 inhibitors on myocardial functions in patients with severe psoriasis Leyla Baykal Selçuk, Mursel Şahin, Burcu Aydemir, Deniz Aksu Arıca, Savaş Yaylıdoi: 10.4274/turkderm.galenos.2024.20737 Sayfalar 112 - 116 Amaç: Psoriazis patogenezinde yer alan sistemik enflamasyon; metabolik sendrom, kardiyovasküler hastalıklar gibi birçok sistemik hastalığın gelişimi ile ilişkilendirilmiştir. Prospektif verilerin olmamasından dolayı, şiddetli hastalıkta biyolojik tedavilerin miyokard fonksiyonlarının ilişkisi belirsizliğini koruyor. Bu çalışmanın amacı, 12 ay boyunca biyolojik tedavi kullanan psoriazis hastalarında miyokardiyal fonksiyonların değişikliklerini ortaya koymaktır. Gereç ve Yöntem: Hastalarda tedavinin başlangıcında ve tedaviden 12 ay sonra transtorasik ekokardiyografi ile kalbin sistolik ve diyastolik fonksiyonları değerlendirildi. Bulgular: Çalışmaya yaş ortalaması 44,28±13,54 yıl olan 20 erkek, 19 kadın olmak üzere toplam 39 hasta dahil edildi. On iki aylık tedavi sonunda tüm tedavi gruplarında psoriazis alan ve şiddet indeksi skorunda anlamlı düşüş vardı (p<0,001). Tedavinin ilk yılında gruplarda biyokimyasal metabolik parametrelerde anlamlı değişiklik gözlenmedi. Ustekinumab, secukinumab ve iksekizumab gruplarında tedavi sonrası sol ventrikül global strain değerinde başlangıca göre anlamlı iyileşme gözlendi (sırasıyla; p<0,001, p=0,005 ve p<0,001). Ustekinumab ve iksekizumab gruplarında E/e’ oranlarında anlamlı iyileşme görülmesine rağmen secukinumab grubunda fark yoktu (sırasıyla; p=0,017, p=0,010 ve p=0,980). Sonuç: Şiddetli psoriazisli hastalarda anti-interlökin-12/23 (IL-12/23) inhibitörü ve anti-IL-17 inhibitörleri ile 12 aylık tedavi sonrası diyastolik ve sistolik fonksiyon bozukluğu dahil olmak üzere miyokard fonksiyon bozukluğunda iyileşme gözlenmiştir. |
OLGU SUNUMLARI | |
6. | SARS-CoV-2 enfeksiyonuyla tetiklenen pitriyazis likenoides kronika: Bir olgu sunumu ve literatürün gözden geçirilmesi Pityriasis lichenoides chronica following SARS-CoV-2 infection: A case report and brief report of the literature Yusuf Can Edek, Fatma Sena Gürevin, Nilsel İlterdoi: 10.4274/turkderm.galenos.2024.99148 Sayfalar 117 - 120 Şiddetli akut solunum yolu sendromu-koronavirüs-2 (SARS-CoV-2), koronavirüs hastalığı-2019’a (COVID-19) neden olan ve çok sayıda deri bulgusuyla ilişkilendirilmiş yeni tanımlanmış bir koronavirüs tipidir. COVID-19, primer olarak solunum sistemini etkilemekle birlikte hastalık seyrinde kardiyovasküler, gastrointestinal, ürogenital sistem gibi çok sayıda sistemin tutulumu da olabilmektedir. Deri bulguları hastalığın seyrinde sık olarak saptanabilmektedir. Pitriyazis likenoides (PL), pitriyazis likenoides varioliformis akuta (PLEVA) ve pitriyazis likenoides kronika (PLK) hastalıklarını içeren enflamatuvar bir deri hastalığıdır. PLEVA, eritemli papüllerle karakterizedir, lezyonlarda zamanla vezikül, ülser, hemorajik krut oluşumu gözlenebilmektedir. PLK, mika benzeri skuamların gözlendiği kırmızı-kahverengi papül ve plaklarla karakterize olur. İlaçlar, enfeksiyonlar, aşılar gibi ekstrensek antijenler immün sistemi tetikleyip hastalığın gelişimine neden olabilmektedir. Ek olarak, etiyolojik faktörlere bağlı gelişen immün kompleks aracılıklı hipersensitivite reaksiyonu ve klonal T-lenfosit proliferasyonu da hastalığın etiyopatogenezinde yer almaktadır. Etiyolojideki viral enfeksiyöz ajanlar arasında Epstein-Barr virüsü, sitomegalovirüs, varisella-zoster virüs, parvovirüs-B19 yer almaktadır. SARS-CoV-2’de dermatolojik hastalıklarının etiyopatogenezinde önemli rol oynayabilmektedir. PL ile SARS-CoV-2 arasındaki net ilişki tam olarak anlaşılamamış olsa da SARS-CoV-2 ile tetiklenmiş PL olguları bildirilmiştir. Bu olgu sunumunda SARS-CoV-2 enfeksiyonu ile tetiklenen nadir bir PLK olgusu sunulmuştur. |
7. | İktiyozis histriks Curth-Macklin’de skuamöz hücreli karsinom olgusu A case report of squamous cell carcinoma in ichthyosis hystrix Curth-Macklin Vishalakshi Pandit, Rakesh Yelhankadoi: 10.4274/turkderm.galenos.2024.30837 Sayfalar 121 - 124 İktiyozis histriks Curth-Macklin, generalize veya nevoid formlarda ortaya çıkan konjenital iktiyozun oldukça nadir görülen bir genodermatozudur. Klinik ifade, aile içinde bile başlangıç zamanı ve morfoloji açısından değişiklik gösterir; ağrılı palmoplantar keratodermadan, deri yüzeyinin herhangi bir yerinde kalınlaşmış, koyulaşmış, histriks benzeri kadifemsi lezyonlardan oluşan sarmal diziler halinde yaygın ve iki taraflı olarak dağılmış hiperkeratotik ve papillomatöz birleşen papüllerle şiddetli, genel bir tutuluma kadardır. Malignite gelişen iktiyoz histriks hastalarına ilişkin çok az sayıda olgu raporu bulunmaktadır. Alışılmadık iktiyoz histriks belirtileriyle başvuran ve skuamöz hücreli karsinom gelişen 73 yaşında bir erkek hastayı rapor ediyoruz. İktiyozis histriks Curth-Macklin uzun süre içerisinde multipl keratoz ve malignite gelişimi gösteren nadir bir genodermatozdur. Bu nedenle bu hastalarda erken tanı, tedavi ve düzenli takip gereklidir. |
EDITÖRE MEKTUP | |
8. | Alopesi areata inkognito: Çocuklarda saç kaybının nadir bir nedeni Alopecia areata incognito: A rare cause of hair loss in children Ahmet Kağan Özdemir, Yıldız Hayran, Güneş Gür Aksoydoi: 10.4274/turkderm.galenos.2024.94752 Sayfalar 125 - 126 Makale Özeti |Tam Metin PDF |
9. | İdiyopatik subkütan granülomları takiben ortaya çıkan kutanöz T-hücreli lenfoma NOS olgusu Cutaneous granulomas preceding peripheral cutaneous T-cell lymphoma NOS: A call for ongoing surveillance for late-onset malignancy Selin Kolsuz, Cüyan Demirkesen, Günel Rasulova, Olga Meltem Akay, Seçil Vuraldoi: 10.4274/turkderm.galenos.2024.63549 Sayfalar 127 - 129 Makale Özeti |Tam Metin PDF |
10. | Konu Dizini Subject Index Sayfalar E1 - E2 Makale Özeti |Tam Metin PDF |
11. | Hakem Dizini Referee Index Sayfa E3 Makale Özeti |Tam Metin PDF |
12. | Yazar Dizini Author Index Sayfa E4 Makale Özeti |Tam Metin PDF |