Dergimiz 2012 aralık sayısıyla karekod sistemi uygulamasına başlamıştır.
Makalelerin üzerinde bulunan Karekodu dilediğiniz akıllı cihazınız ile okutarak makaleyi indirebilir veya meslektaşlarınızlada paylaşa bilirsiniz.
Cihazınıza QR codeReader app indirerek uygulamayı kullanmaya başlayabilirsiniz.
Apple app için tıklayınız
Android app için tıklayınız
1. | Kapak Cover Sayfalar I - VI |
ARAŞTIRMALAR | |
2. | Koronavirüs hastalığı-2019 pandemisinin rozase hastalarının takip ve tedavi süreçlerine etkisi Effect of the coronavirus disease-2019 pandemic on the follow-up and treatment of patients with rosacea Murat Durak, Özgür Gündüzdoi: 10.4274/turkderm.galenos.2022.32020 Sayfalar 1 - 5 Amaç: Bu çalışmada Türkiye’de bir üniversite hastanesinin Deri ve Zührevi Hastalıklar polikliniğine başvuran rozase hastalarının takip ve tedavi süreçlerinin, koronavirüs hastalığı-2019 (COVID-19) pandemi döneminde alınan tedbirler ve korunma önlemlerinden nasıl etkilendiğinin araştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: COVID-19 pandemisi öncesi ve pandemi döneminde hastaların yaş ve cinsiyet özellikleri, başvuru sayıları, reçete edilen topikal ve sistemik tedaviler ile kutu bazında toplam tedavi miktarları, çoğul başvurularda takip aralığı süresi, Göz Hastalıkları Bölümü'ne başvuru sayıları kaydedilmiştir. Bulgular: COVID-19 pandemisi döneminde Deri ve Zührevi Hastalıklar polikliniğine başvuran rozase hastalarının COVID-19 pandemisi öncesine göre yaş ve cinsiyet dağılımları değişmezken toplam hasta sayısı azalmıştır. Ancak pandemi döneminde hastalara reçete edilen toplam ilaç sayısı ve sistemik ilaç sayısı oransal olarak artmıştır. Ayrıca takiplerine devam eden hasta oranı ve bu hastalar arasında sistemik ilaç kullanımının arttığı görülmüştür. Sonuç: Hastaların başvuru sayılarının azaldığı ve sistemik tedavilere ihtiyaç duyan hastaların başvuru oranlarının arttığı saptandı. COVID-19 pandemisi ve doğal afetler gibi hastalık takibi için polikliniğe başvuruların zorlaştığı dönemlerde rozase ve benzeri kronik takip gerektiren dermatozların teledermatoloji yöntemi ile değerlendirilmesi önerilebilir. |
3. | Serum D vitamini düzeyleri ile onikomikoz arasında ilişki var mıdır? Is there a relationship between serum vitamin D levels and onychomycosis? Zuhal Metin, Koray Durmazdoi: 10.4274/turkderm.galenos.2023.52959 Sayfalar 6 - 8 Amaç: Vitaminler çeşitli biyokimyasal işlevler için gereklidir ve organizma tarafından sentezlenmedikleri veya yetersiz sentezlendikleri için diyetle alınırlar. Yapılan çalışmalarda D vitamini eksikliği ile psoriazis, atopik dermatit, rozasea, akne vulgaris, vitiligo, pitriyazis versikolor gibi birçok dermatoz arasında ilişki ortaya konmuştur. Bu kesitsel çalışmada, onikomikoz hastaları ile sağlıklı kontroller arasındaki D vitamini düzeylerinin karşılaştırılması ve D vitamini ile onikomikoz arasındaki ilişkinin ortaya konması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Dermatoloji polikliniğine başvuran ve onikomikoz tanısı konulan hastalar ile sağlıklı kontrollerin son 1 ayda herhangi bir nedenle serum 25-hidroksivitamin D [25(OH)D] düzeyleri ölçülenleri çalışmaya dahil edildi. Bulgular: Çalışmaya 40 katılımcı (21 erkek) dahil edildi. Tüm katılımcıların ortalama serum 25(OH)D vitamini düzeyi 12,66 ng/mL idi. Katılımcıların yaşı ile D vitamini düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki yoktu. 25(OH)D düzeyleri hasta grubunda (10,79±8,12 ng/mL) kontrol grubuna (13,91±6,76 ng/mL) göre daha düşük bulundu (p=0,02). Sonuç: Çalışmamız, Türk toplumunda D vitamini düzeylerinin düşük olduğunu, ancak onikomikozlu olgularda ortalama değerlerin daha düşük olduğunu ortaya koydu. |
4. | Tıp Fakültesi öğrencilerinin human papillomavirüs enfeksiyonları, ilişkili kanserler ve human papillomavirüs aşıları ile ilgili bilgi düzeyleri ve tutumlarının değerlendirilmesi Evaluation of knowledge and attitudes of the faculty of medicine students about human papillomavirus infections, related cancers, and human papillomavirus vaccines Zührenur Yağan, Aysun Aldanmaz, Tahir Ertuğrul, Zeynep Beyza Tolan, Adnan Menderes Bilgiç, Aslı Bilgiçdoi: 10.4274/turkderm.galenos.2023.31899 Sayfalar 9 - 15 Amaç: Human papillomavirüs (HPV) deri ve mukozal yüzeyleri enfekte eden zarfsız bir DNA virüsüdür ve dünyada en sık görülen cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardan biridir. HPV enfeksiyonları, ilişkili kanserler ve bağışıklama konusunda hekimlerin bilgi sahibi olması halk sağlığının korunmasında en önemli adımlardan biridir. Bu çalışma ile tıp fakültesi öğrencilerinin HPV enfeksiyonları, ilişkili kanserler ve HPV aşıları hakkındaki bilgi düzeylerinin saptanması ve ilişkili değişkenlerin incelenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı türde olan bu araştırmanın evrenini tıp fakültesi 1.-5. sınıflarda öğrenim gören tüm öğrenciler oluşturdu. Araştırma verileri, iki bölümden oluşan toplam 37 soruluk anket formu ile toplandı. Anket formları 1.-5. sınıf tıp fakültesi öğrencileri tarafından gönüllülük esasına dayanarak dolduruldu. Veriler SPSS 18,0 paket programıyla analiz edildi. Bulgular: Çalışmaya 250 tıp öğrencisi katılmış olup, %52,4’ünü (n=131) erkekler oluşturuyordu. Öğrencilerin %95,6’sı (n=239) HPV enfeksiyonundan haberdar olduğunu ifade ederken, sadece %39,2’si bu konuda yeterli bilgisi olduğunu düşünüyordu. HPV enfeksiyon ve aşıları hakkında bilgi edinilen en önemli kaynakları dersler ve internet oluşturuyordu. Öğrencilerin sadece %3,6’sı (n=9) HPV aşısı olmuştu. HPV aşısı olmama nedenleri arasında en önemli neden toplam %58 ile daha önce HPV aşısını duymama veya yaptıran birini tanımama oluştururken, diğer önemli neden ekonomik sebeplerdi. Öğrencilerin %80’e yakını HPV aşısının rutin aşı takvimine girmesi gerektiğini düşünüyordu. Aşı takviminde ücretsiz aşı sağlandığı durumda öğrencilerin %60’a yakını HPV aşısı yaptıracağını ifade ederken, HPV aşısının yaygınlaşmasının önündeki en önemli neden (%45; n=111) olarak yeterli bilgiye sahip olunmaması gösterilmişti. Sonuç: Çalışmamız sonucunda tıp fakültesi öğrencilerinin HPV enfeksiyonu ve aşıları ile ilgili bilgi düzeylerinin çok yeterli olmadığı ve aşı yaptırma oranının da düşük olduğu ortaya konuldu. Sonuçlarımız HPV ile ilişkili olarak tıp eğitimi, sosyal güvence ve geri ödeme gibi konularda çekirdek eğitim müfredatında ve ulusal sağlık politikalarında bazı düzenlemeler gerektirdiğini düşündürmektedir. |
5. | Psoriazis tanılı 277 hastanın klinik ve demografik özelliklerinin incelenmesi Clinical examination and demographic characteristics of 277 patients with psoriasis Nur Ecer, Metin Ecer, Derya Uçmakdoi: 10.4274/turkderm.galenos.2023.00921 Sayfalar 16 - 23 Amaç: Bu çalışmada amacımız psoriazis tanılı hastaların klinik ve demografik özelliklerinin prospektif olarak değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya Aralık 2018-Şubat 2020 tarihleri arasında kliniğimize başvuran 277 psoriazis tanılı hasta dahil edildi. Tüm hastaların yaş, cinsiyet, boy, kilo, medeni durum, hastalık başlangıç yaşı, tetikleyici faktörler, eklem ve tırnak tutulumu, sistemik hastalık öyküsü, alkol ve sigara öyküsü, aile öyküsü, alınan topikal ve sistemik tedaviler gibi parametreleri prospektif olarak kaydedildi. İstatistiksel analiz SPSS versiyon 24 programı ile yapıldı. Bulgular: Yaşları 8 ile 81 arasında değişen 277 hastanın yaş ortalaması 37,1±15,9 idi. Hastaların 125’i (%45,1) kadın, 152’si (%54,9) erkekti. Hastaların %11,2’si 18 yaş altı idi. Pediatrik psoriazisli hastaların 10’u erkek, 21’i kız idi. Ortalama hastalık başlangıç yaşı kadın cinsiyette 21,0±14,1, erkek cinsiyette 25,3±14,4 idi. En sık görülen klinik tip plak psoriazis idi. Hastaların %29,6’sında aile öyküsü pozitifti. Psoriatik artrit oranı %9 idi ve en sık görülen tip asimetrik oligoartriküler tip idi. Tırnak tutulum oranı %44 iken psoriazisi en sık tetikleyen faktör stresti. Hastaların %17’sinde komorbid hastalık vardı. En sık eşlik eden hastalık hipertansiyondu. Sigara kullanım sıklığı %45,8, alkol kullanım sıklığı ise %4,7 idi. Hastaların %17,3’ü sadece topikal tedavi, %1,1’i fototerapi, %37,5’i konvansiyonel tedavi, %42,2’si biyolojik tedavi, %1,8’i konvansiyonel + biyolojik tedavi alıyordu. Sonuç: Çalışmamızdaki veriler psoriazisin klinik ve demografik özelliklerinin incelendiği literatürdeki diğer çalışmalarla benzerdi. Daha geniş hasta gruplarını içeren benzer çalışmaların yapılmasının hastalığın tanı ve tedavisine katkı sağlayacağı kanaatindeyiz. |
6. | 2000-2018 yılları arasındaki kutanöz melanomlu hastaların sayılarında ve Breslow kalınlıklarındaki değişimler: İstanbul’da üçüncü basamak bazlı bir çalışma Trends in the number of patients with cutaneous melanoma and their Breslow thicknesses between 2000 and 2018: A tertiary hospital-based study in İstanbul Zehra Tacizer Kılınç, Şirin Yaşar, Pembegül Güneş, Fatih Göktaydoi: 10.4274/turkderm.galenos.2023.36675 Sayfalar 24 - 29 Amaç: Kutanöz melanom insidansı genel olarak dünya çapında artmaktadır. Bu artışın aksine son yıllarda Breslow kalınlığının azaldığı bildirilmiştir. Bu çalışmada hastanemizde tanı almış kutanöz melanom olgularının sayılarındaki ve Breslow kalınlıklarındaki yıllık değişimlerin belirlenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Hastanemiz dermatoloji kliniğine 2000-2018 yılları arasında başvuran kutanöz melanom hastalarının patoloji raporları geriye dönük olarak değerlendirildi. Bulgular: Çalışmaya alınan 210 olgunun 122’si (%58,1) erkek, 88’i (%41,9) kadındı. Olguların yaş ortalaması 61,08±17,07 idi. Yıl ile her yıl görülen olgu sayısı arasında istatistiksel olarak anlamlı pozitif korelasyon bulduk (p=0,003; ρ=0,640). Yıllar geçtikçe olgu sayısı arttı. Yıl ile Breslow olgu kalınlıkları arasında istatistiksel olarak anlamlı negatif korelasyon vardı (p<0,001; ρ=-0,292). Yıllar geçtikçe, olguların Breslow kalınlığı azaldı. Sonuç: Çalışmamız, son yıllarda tanı konulan olgularda kutanöz melanom sıklığının artmasıyla birlikte Breslow kalınlığının azaldığını göstermiştir. Bu bulgular dolaylı olarak hastanemizin hitap ettiği popülasyonda kutanöz melanom farkındalığının arttığını ve hekimlerin kullandığı tanı yöntemleri ve algoritmaların hastalığın daha erken tanınmasına yardımcı olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte, farkındalık artırma aktivitelerine, hastalık tarama programlarına ve bu lezyonları daha erken tanımak için hizmet içi eğitime vurgu yapılması gerektiğini düşündüren önemli sayıda kalın kutanöz melanom lezyonu halen bulunmaktadır. |
OLGU SUNUMLARI | |
7. | mRNA koronavirüs hastalığı-2019 aşısı sonrası morfea reaktivasyonu Reactivation of morphea following mRNA coronavirus disease-2019 vaccination Malik Güngör, Aslı Bilgiçdoi: 10.4274/turkderm.galenos.2023.22208 Sayfalar 30 - 33 Morfea, patogenezi büyük ölçüde bilinmemekle birlikte, genetik yatkınlık, bakteriyel ve viral enfeksiyonlar gibi çevresel tetikleyiciler, hormonal ve immünolojik düzensizlik gibi içsel faktörler gibi birçok faktörle ilişkili olduğu düşünülen enflamatuvar immün aracılı bir hastalıktır. Burada, mRNA koronavirüs hastalığı-2019 (COVID-19) aşısından sonra morfea hastalığında nüks gelişen ilk olguyu bildiriyoruz. Mevcut güncel literatürlerle birlikte olgumuz, COVID-19 enfeksiyonu ve aşılar ile ilişkili yeni bulgularla önümüzdeki süreçte karşılaşmaya devam edeceğimizi düşündürmektedir. |
EDITÖRE MEKTUP | |
8. | Çocukluk çağı izole tırnak psoriazisi tanısında tırnak plak parçasının histopatolojik incelemesi: Bir olgu sunumu Histopathological nail-clipping examination for the diagnosis of isolated childhood nail psoriasis: A case report Muazzez Çiğdem Oba, Çiğdem Dicle Arıcan, Fatih Göktaydoi: 10.4274/turkderm.galenos.2022.25205 Sayfalar 34 - 35 Makale Özeti | |
9. | Melazma tedavisinde intradermal traneksamik asidin etkili ilaç uygulaması Effective drug delivery of intradermal tranexamic acid in the treatment of melasma Nikita Muhutdinov, Ilnur Yagudin, Anna Kochetygova, Elmira Shangareeva, Evelina Sakhbiyevadoi: 10.4274/turkderm.galenos.2022.06702 Sayfalar 36 - 37 Makale Özeti | |